MUSTAFA SERVET DALTABAN
Kelkit TSO Başkanı
Düşün ki! Başlığı atarken bile tedirgin oldum. Acaba bir şey olur mu? Yanlış anlaşılır mı? Tepki çeker miyiz? Aslında bu hissiyat bile içinde bulunduğumuz sıkıntının bir izahı.
Ekonomi bir bilim dalıdır. Ekonomik politikalar da belirlenmiş bilimsel metodolojilere göre belirlenir. Yani yağmur duasında olduğu gibi toplanıp dua ederek enflasyonu düşüremiyoruz. Bu yüzden makroekonomik politikalar, yapısal reformlar ve sürdürebilirlik lazım.
Yaklaşık iki yıldır Mehmet Şimşek öncülüğünde belirlenen ekonomi yol haritası uygulanıyor. Bizler de destek verdik. Sürecin uzun süreceğini, sabrederek, disiplinden ve tasarruf politikalarından taviz vermeden başarıya ulaşılacağını ön görüyoruz. İşler yolunda gidiyor.
Bu cümleden sonra ‘’ancak’’ ile başlayacak yeni bir cümle eklemek istemiyorum. Ancaklara çok da tahammülümüz yok artık. Ama maalesef! Son dönemde yaşanan siyasi olaylar bu ekonomik başarı hedeflerimize ulaşmamıza sekte vuracaktır. İki ileri bir geri yapmaya başladık.
Herkes bilir söyler: Yapısal reformlar lazım bize. Bu ekonomik mücadelemizde yapısal reformlar gücümüze güç katacak bizim kıyıya sağ salim ulaşmamıza yardımcı olacaktır. Yapısal reformlarda da en önemli öne çıkanlar; Demokrasi, özgürlük ve hukukun üstünlüğüdür.
Ancak son günlerde belediye başkanları, muhalefet parti başkanları ve gazeteciler hapse atılıyor. Türkiye’nin en güçlü iş adamları derneğinin başkanı, eleştirel düşüncelerinden ötürü sorguya çekiliyor. Sadece bu görüntü bile hanemize eksi yazar. Bu görüntü, ekonomik mücadelemizde koşmaya çalışan atletin arkadan şortunu tutup çekmeye benzer. Geride kalırız haberiniz olsun.
Bu ekonomik mücadele de böyle başarıya ulaşamayız. İki artı iki dört ediyor. Bu tarlada ne ekersen onu biçiyorsun. İfade özgürlüğünün sağlanmadığı, hukukun üstünlüğünün tahsis edilmediği bir ortamda ağzınızla kuş tutsanız nafile çabadır.
Bu ekonomik mücadelenin acı reçetesi varsa, ve bunun bedelini halk bütünüyle ödüyorsa; siyasetçilerimizin de bu süreçte söylemlerine dikkat etmeleri nefislerini dizginlemeleri gerekiyor. Çünkü tokmak onların elinde. Aksi halde kendi ayaklarına sıktıklarını anladıklarında iş işten çoktan geçmiş olur.
İş insanı, güvenli limana demir atar. Piyasa fırtınayı, yangını sevmez. Ekonomik savaşımızda huzura ve birlik beraberliğe ihtiyacımız var. Unutmayın İş insanının gözü siyasetçidedir. Huzur iklimini, güven iklimini oluşturacak siyasetçilerdir. Emekler boşa gitmesin bu süreç baltalanmasın. Yolumuz ileri demokrasi ile taçlansın.