İş dünyasını temsil eden en büyük kuruluş olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), kültür, sanat, eğitim ve sosyal sorumluluk projeleriyle de yaşamımıza değer katıyor. TOBB olarak amacımız, Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Hayatta en hakiki mürşit, ilimdir” düşüncesiyle hareket etmek ve toplumumuzu kültürel, sanatsal ve bilimsel açıdan daha ileri seviyelere taşımaktır. Bilim, kültür ve sanatın ışığında yürüyen toplumlar, ekonomik kalkınmalarını da sağlam temellere oturturlar. Biz bu bilinçle, iş dünyasını sadece ekonomik faaliyetlerin değil, aynı zamanda kültürel zenginliğin de taşıyıcısı olarak görüyor ve çalışmalarımıza bu anlayışla yön veriyoruz.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, ülkemiz iş yaşamının en büyük temsil kuruluşudur. Aynı zamanda dünyada faaliyet yürüten iş örgütleri içerisinde de ayrıcalıklı bir konumdadır. İş yaşamına katkılarının yanı sıra kültürel, sanatsal, eğitim odaklı çalışmalarıyla da büyük değerler ortaya koyuyor Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği. KİTAP dergimizin bu ayki kapak haberini TOBB’un kültür, sanat ve eğitime ilişkin hizmetlerine ayırdık. Tahmin edebileceğiniz gibi dev hizmet ağına sahip kurumun çalışmalarının yalnızca bir bölümünü sayfalarımıza taşıyabildik. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, projeler ve çalışmalara ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Kuruluş kanunu 15 Mart 1950’de çıkarılan, 6 Şubat 1952’deki ilk genel kuruldan bir gün sonra ilk yönetim kurulunun seçildiği Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye’nin en büyük iş örgütü olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Kuruluş kanunundan bu yana 75 yıl, ilk yönetim kurulunun belirlenmesinin üzerinden 73 yıl geçen TOBB, Türkiye’nin 81 iline, 160 ilçesine yayılmış 367 oda ve borsanın üst kuruluşu olarak hizmet veriyor. Yalnızca ekonomiye ve iş yaşamına katkılarıyla sınırlı değil TOBB’un hizmetleri. Kültürel faaliyetlerden sanata, eğitimden çok farklı sosyal fayda projelerine kadar pek çok alanda görebiliyoruz, M. Rifat Hisarcıklıoğlu başkanlığındaki TOBB’un çalışmalarını. KİTAP’ın Nisan sayısının kapak konusunu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin bu alanlardaki faaliyetlerine ayırdık. TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, yürüttükleri hizmetleri ve projelerini aktarırken, kültür ve sanata ilişkin kurumsal duruşlarını ve ilkelerini ortaya koyan değerlendirmeler yaptı.
Bir iş dünyası kuruluşu olarak, kamuoyuna çok yansımasa da kültür, tarih ve sosyal açıdan önem taşıyan birçok faaliyete önderlik ediyorsunuz. Bu konu başlıklarındaki çalışmalarını değerlendirmenizi rica etsek?
kültür milli, medeniyet evrenseldir
Bizde "kültür" ve "medeniyet" kavramları ayrıdır ama birbirini tamamlar. Ziya Gökalp’in ilk olarak bu ayrımı yapması Osmanlı modernleşmesindeki bir ihtiyaca, yani sosyolojik bir olguya dayanıyordu: Gökalp’in “hars” dediği “kültür” millidir; dil, edebiyat, inanç, sanat gibi. Bunları korumalıydık. “Medeniyet” ise evrensel “ilim ve fen”dir, bunları Batı’dan almalıydık. Bunun nedeni “medeniyet” denilince akla gelen alanlarda geri kalmış olmamızdır. 12. yüzyıla kadar İslam’da bilim, felsefe ve hukuk Avrupa’nın çok ilerisindeydi. Her türlü fikrin tartışıldığı, felsefi düşüncenin önem kazandığı bir dönemdi. Moğol istilası ve Haçlı Seferleri’nin maddi yıkımı zihinleri daraltırken, Emeviler’in istibdat idareleri de hür düşünceyi ortadan kaldırdı. İbni Sina, Farabi, İbn Rüşd gibi isimler dışlandı. Ama bunlardan Latinceye yapılan tercümeler, Avrupa’daki Rönesans dinamiğini hızlandırdı. Bu zihni daralma ve gerilemenin özeti, “içtihat kapısı kapanması” yani yeni fikirlere yer yok söylentisinin asırlarca egemen olmasıdır. Toplumsal dinamizmin bilgide ve ekonomide üretime yönelmesini istiyorsak bunun yolu bilim zihniyetinin topluma yayılmasıdır.
dünden öğreneceğimiz çok şey var
Eğer dün neler olduğunu bilmez ve ondan dersler çıkartmazsanız, aynı hataları defalarca yaparsınız ve toplum olarak gelişemezsiniz. Mustafa Kemal Atatürk, “Geçmişini bilmeyen toplumlar, geleceğe sağlam adımlar atamazlar” diyor. Bu açıdan dünden öğreneceğimiz çok şey var. Peki, bunları nereden öğreneceğiz, yani nasıl bir yol izlemeliyiz? Öncelikle bizden öncekilerin hatıraları ve onları kaleme aldıkları hatıratlar iyi bir kaynak. Ama maalesef bizde hatıratlar azdır, bu yüzden de tarihten ders almamız oldukça eksik kalıyor. Oysa büyük savaşlar yapmışız, tarihimiz büyük galibiyetler ve ders almamız gereken mağlubiyetlerle dolu. Onlardan yararlanmak varken, neden hâlâ her şeyi kendimiz tecrübe etmek istiyoruz? Bu doğru bir yol değil. Dünyada her şey çok çabuk gelişiyor ve değişiyor. Buna konsantre olmalıyız ve eğer başarılı olmak istiyorsak bazılarından da önce davranmalı ve gelişmelerimizle onları geride bırakmalıyız. “Geçmişten ders çıkaramayanlar, onu tekrar yaşamaya mahkûmdurlar” der George Santayana. Ama bunun için tarihi tecrübelere ve bunların sonuçlarına ihtiyacımız var.
Başında bulunduğunuz kurumun ana konusu ekonomi. Bunu kültür öğeleri ile nasıl buluşturuyorsunuz, hangi beklenti ile?
kültür çabaları bütün kesimlerin bilincinden geçiyor
Bu çerçevede düşündüğümüzde, olayı sadece ekonomik gelişme olarak algılamak eksik kalır. Çünkü ekonomik kazanımlarımızı korumamız ve geliştirmemiz gerekiyor. Kültür dediğimiz şey işte bu noktada devreye giriyor. Ekonomik kalkınma, kültürel gelişmeyle birlikte anlam kazanır ve kalıcı olur. Tarihsel değerler, kültürel destek ve koşulların hazırlanması ve korunmamız için sağlam kaleye ihtiyacımız var. Bunu da bize sağlayacak olan kültür çabaları ve toplumun bütün kesimlerinin ciddi bir bilince sahip olmasından geçiyor. Yoksa kazanımlarımız, servetlerimiz, gelişmelerimiz bir şekilde yok oluyor ve devam ettiremediğimiz her kazanım bizim için büyük kayıplara neden oluyor. İş yapma kültürü, etik değerler, tarih bilinci, tecrübeler ve sanatsal zenginlikler bizim medeniyetimizin ve kazanımlarımızın koruma kalesidir.
çalışanlara kitap armağanı
2007 yılından bu yana, her yıl çalışanlarımıza biri doğu, biri batı klasiği olmak üzere düşünce dünyalarına değer katacağına inandığımız iki kitap hediye ediyoruz. Kitap en güzel ve anlamlı hediyedir. Tolstoy’dan Kemal Tahir’e, Halil Cibran’dan Cemil Meriç’e, Thomas More’dan Oğuz Atay’a, Nurettin Topçu’dan Stefan Zweig’e, Refik Halit Karay’dan Amin Maalouf’a, Farabi’den Ortega Gasset’e, Aristoteles’ten Cengiz Dağcı’ya birçok farklı ismin fikir dünyası ile çalışma arkadaşlarımızı tanıştırarak zihni gelişmelerine küçük de olsa bir katkı sunmak istedik. Bugün kendi yayınlarımızı da sayarsak çalışma arkadaşlarımızın kişisel kütüphanesine 30’a yakın kitap katkımız oldu.
dede korkut’tan, yunus emre’ye, mehmet akif ersoy’a…
Yayınlarımızda tarihimize ve kültürümüze ışık tutan eserleri topluma kazandırıyoruz. Yayınevlerinin baskı literatürlerine girebilecek yayınlar yerine daha çok tarihsel değeri olan ve farklı bir sunum ile sunabileceğimiz çalışmalar yaptık. “Safahat” Mehmet Akif Ersoy’un şiirleriyle birlikte bilinmeyen yönlerini de kapsıyor. Yunus Emre’nin divanı ve hayatının yer aldığı “Yunus’un Gül Bahçesinden” ve şiirlerinin İngilizceye çevrildiği “A Journey to the Beloved” eseriyle Yunus Emre’nin evrensel mesajını dünyaya taşıyoruz. “Dede Korkut” kitabımızda özgün minyatürlerle zenginleştirilmiş özel bir baskı sunuyoruz. Ahmet Cevdet Paşa’nın “Tarih-i Cevdet” adlı eserini transkrip ederek yeni nesillere aktarıyoruz. “Birinci Cihan Harbinde Türkler” kitabı ise fotoğraflar ve belgelerle savaşın sosyal ve tarihi yönlerini anlatıyor. Bu yayınlarla tarih bilincini güçlendirmeyi hedefliyoruz.
yazarlar ve yayımlanan eserlerİ
Mehmet Akif; tarihimize sadece İstiklal Marşı ile değil, vaazları, yazıları ve tartışmaları ile de çok etki etmiş bir insan. Onun yaşadığı an ve hayatı resmederkenki büyük tarifleri, aradan geçen onca zamana rağmen okuyucuda derin izler bırakmaya devam ediyor. Biz de böyle bir insan ve onun önemli eseri ile yayın dünyasına katkı verelim istedik Mehmet Akif ve Safahat yılı olarak kabul edilen 2011’de “Mehmet Akif Ersoy Şiir Külliyatı / Safahat”i yayımlandık. Bu kitapta iki önemli özellik var. Birincisi, kitap normal “Safahat” baskılarında olmayan şiir ve ifadeleri içeriyor. Bir de mesela bir insana gönderdiği bir şiiri var ama şiir çıkan yangında kül olmuş ve geriye sadece bazı insanların ezberinde kalan birkaç mısra kalmış, o şiirler hikâyeleriyle yer alıyor. Tabii şiirlerin yazıldığı dönemlere ait küçük bilgiler kitabı daha da zengin hale getirdi. İkinci özellik ise yaşayan şair Nejat Çavuş tarafından şiirlerin günümüz Türkçesine uyarlanmış halinin olması.
Bir başka eserimiz, Cumhuriyetimizin 90. yılında büyük Türk mutasavvıfı Yunus Emre’nin divanı, hayatı, menkıbeler ve yaşamına ait izlerin bir arada olduğu bir çalışma oldu. Yaşadığı dönemin bütün zorluklarına rağmen insanlığa büyük bir hazine bırakan ve büyük insanın hayatından ve eserlerinden yararlanabilmek için önemli bir kaynak oldu, 13. ve 14. yüzyıl Türkçesinin seyrini en güzel şekilde görebileceğimiz şiirlerinde Yunus Emre’nin Türkçeyi sanatkârane bir üslup ile kullanmış ve Türkçeyi bir tasavvuf dili olarak geliştirmiştir.
Ayrıca, Yunus’un 50 şiirinin İngilizceye bir arada çevrildiği “Sevgiliye Yolculuk” kitabı ile de özellikle yurt dışından gelen misafirlerimize sunabileceğimiz güzel bir eser oldu. Yunus’u anlamak ve anlatmak bakımından örnek bir çalışma, şiirlerin yanı sıra, biraz hayatını anlatan bilgi ve içindeki tasavvufi kelimeleri anlatan küçük bir sözlük de eklenerek değerli bir eser olarak okurlarına kazandırıldı.
Efsane dünyamızın en değerli kitabı “Dede Korkut”’u tam metin ve orijinal metnin tıpkı basımı, 20 adet bu kitap için yapılmış özel minyatürler ile çok farklı bir çalışma olarak topluma sunduk. Özellikle ilgili öğretim görevlilerine, ilgili üniversite öğrencilerine ve meraklılarına ulaştırmaya özen gösterdik. Bir bakıma “Dede Korkut” üzerine yeni çalışmalar yapılabilmesi için de önemli bir kaynağı toplumla buluşturmuş olduk.
“Cihan Harbinde Türkler” eseri, aslında bir fotoğraflarla anlatım tarih kitabı gibi. Birçok hatırayı ve savaşın sonuçlarını belgeleri ve fotoğrafları ile bir araya toplayan, tarihin ve tecrübelerin değerlendirilmesi açısından önemli bir çalışma oldu.
Son olarak da Ahmet Cevdet Paşa’nın “Tarih-i Cevdet” eserini transkript olarak yayımladık. Ancak son 5 yıldır o kadar çok felaket ile yüzleşmek zorunda kaldık ki bir türlü tanıtımını yapıp dağıtımını gerçekleştiremedik. İnşallah önümüzdeki günlerde bu organizasyonu da yapacağız. Bu kitap hem tarihsel açıdan hem de yayımlandığı dönemde, Türkçenin günümüz Türkçesine en yakın hali ile yayımlanmış olması bakımından ilgi çekicidir. Yine de kitaba sayfa altlarına müelliflerimiz 13 bin kelimelik bir sözlük eklediler. Ayrıca Osmanlı İmparatorluğu’nun en zor dönemini ve sorunları anlattığı için de ayrı bir değer taşıyor. Tarihsel tecrübelerin en kıymetli örneklerini okuyucu ile buluşturan bir çalışma oldu.
hedefte 300’den fazla okul, spor salonu, yurt ve laboratuar kazandırmak var
İYİ insanlar, iyi meslek sahipleri ve iyi sanatkârlar yetiştirmemiz için farklı ve rakiplerimizin çok ilerisinde bir eğitime ihtiyacımız var. Biz de bunu yapmaya gayret ediyoruz. 81 ilde okullar ve yurtlar yaptık. Bunun arkasından Oda ve Borsalarımızın bulunduğu 160 ilçede daha okul yapımına başladık. Bunları da tamamladığımızda TOBB olarak ülkemize 300’den fazla okul, yurt, spor salonu ve laboratuar kazandırmış olacağız. Ülkemizde eğitime bu kadar büyük katkı veren çok nadir kurumlar var. Biz bu konuda aynı ciddiyet içerisinde katkı ve desteklerimize devam ediyoruz.
“teknoloji merkezimiz ve teknoloji transfer ofisimizle hem üretiyor hem de beyin göçünü tersine çeviriyoruz”
Türkiye’nin önemli üniversitelerinden, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi ile önemli bir ilki gerçekleştirdik. Üç dönemli eğitim sistemi ve ortak eğitim modeli ile öğrencilerimiz iki dönem okulda teorik ders alırken bir dönem firmalarda çalışıyorlar. Böylece mezun olduklarında bir yıllık iş tecrübesine sahip olarak çalışma yaşamına girmiş oluyorlar. Yine TOBB ETÜ bünyesinde faaliyet gösteren Teknoloji Merkezimiz ve Teknoloji Transfer Ofisimizle hem teknoloji üretiyor hem de yurtdışındaki bilim insanlarımızı ülkemize getirmek suretiyle beyin göçünü tersine çeviriyoruz. Avrupa’daki en büyük biyomekanik laboratuarlardan birini ve dünyanın en büyük su türbin test ve tasarım merkezini burada kurduk.
Aselsan ile birlikte faaliyete geçirdiğimiz Kuantum Teknolojileri Araştırma Laboratuarı’nda ülkemizin ilk Kuantum Bilgisayarı’nı faaliyete geçirdik. Yerli ve milli elektrikli otomobilimiz TOGG’un Teknoloji Merkezi de burada, ar-ge çalışmaları burada yürütülüyor.
"selimiye camii’nin ilelebet bakımını üstlendik"
TOBB olarak eğitim, kültür ve sosyal sorumluluk alanlarında çok sayıda çalışmalara imza attık. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında eğitim alanında yatırımlarımız ve faaliyetlerimiz oldu. Kültürümüze katkı olarak tarihsel değeri olan kitaplar konusunda çalışmalar yaptık. Çalışma arkadaşlarımızın zihinsel gelişimi ile ilgili yine kitap dağıtımı ve eğitim çalışmalarımız oldu. 81 il ve 160 ilçedeki Oda ve Borsalarımızın meclis üyelerini sosyal, ekonomik ve davranışsal hayat bilgisi konusunda kapsamlı bir eğitime tâbi tutuyoruz.
Esasında toplumumuzun her kesimine yönelik kültürel faaliyetler gerçekleştiriyoruz. Ziyaret ettiğimiz illerdeki ortaokul ve lise öğrencilerimize Nurettin Topçu’nun “Ahlâk” kitabını hediye ediyoruz. Ayrıca ülke çapında pek çok ata yadigârını ve tarihi eseri koruma altına aldık ve yeniledik. Birkaç örnek vereyim; Bursa Yeşil Türbe’nin, en eski Osmanlı Köyü olan Bursa Cumalıkızık evlerinin, Erzincan Kemaliye Tarihi Medresesi’nin, Ankara Saat Kulesi’nin, Zeugma Antik Kenti’nin ve Libya-Turgut Reis Türbesi’nin restorasyonlarını gerçekleştirdik. Ahi Evran Külliyesi’nin cami ve çevresinin restorasyonu için katkı verdik. Selimiye Camii’nin ilelebet bakımını üstlendik ve buna yönelik Sinan ve Selimiye Camii Vakfı’nı kurduk.
büyükelçiliklere kütüphane ve eğitim destekleri
Yurtiçinde her milli meselede olduğu gibi yurtdışında da özellikle gönül coğrafyamızda aktif bir şekilde çalışıyoruz. Bu katkıların büyük bir oranı eğitim ve sağlık ile ilgili. Mesela; Pakistan ve Endonezya’daki büyük deprem ve sel felaketlerinde, Somali’deki gıda kıtlığında destek organizasyonları düzenledik ve topladığımız yardım malzemelerinin hızlıca ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını sağladık. Irak Türkmenleri’ne ve Gazze savaş mağdurlarına 25 TIR yardım sevk ettik. Bosna Hersek ve Filistin’de hastane yapımına katkıda bulunduk. Ayrıca yurt dışındaki birçok büyükelçiliklere kütüphane ve eğitim destekleri sağladık. Çeşitli ülkelerdeki çocuk şenliklerinde çocuklara dağıtılmak üzere Ömer Seyfettin, Kemalettin Tuğcu kitaplarının dağıtımını organize ettik.