CUMHURİYETİMİZİN Kurucusu, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği milli bayramımız “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”nın 105’inci yıldönümü vesilesiyle İlyas Küçükcan’ın Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan kitabını gözden geçirdim:
- Çifteler Köy Enstitüsü…
23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni (TBMM) kuran Büyük Önder Atatürk’ün “Çifteler Köy Enstitüsü” kitabında yer alan eğitimle ilgili sözlerinin altını bir kez daha çizdim.
Atatürk, 15-17 Temmuz 2021’de Eskişehir’de topladığı “Maarif Kongresi”nde “ulusal eğitim programı” önerip, şu mesajları vermişti:
- Bugüne değin izlenen eğitim yöntemlerinin ulusumuzun gerileme tarihinde en önemli etken olduğuna inanıyorum.
- “Ulusal Eğitim Programı”ndan söz ederken, geçmişin boş inançlarından, yaratılışımızın nitelikleriyle hiç de ilgisi olmayan yabancı düşüncelerden, Doğu’dan ve Batı’dan gelen tüm etkilerden uzak, ulusal yaratılış ve tarihimize uygun bir kültür düşünüyorum.
Aynı dönemde bir başka konuşmasında şu noktaların altını çizmişti:
- Mektep, genç dimağlara insanlığa hürmeti, millete ve memlekete muhabbeti, şerefli istiklali öğretmelidir.
- En mühim vazife, maarif işleri olmalıdır.
- Öğretme işleri güvenilir ellere teslim edilmeli, muallimlik diğer yüksek meslekler gibi refah teminine müsait hale getirilmelidir.
Atatürk, 1 Mart 1922’de TBMM’de yaptığı konuşmasının bir bölümünü eğitime ayırmıştı:
- Hükümetin en önemli ve en verimli ödevi, milli eğitim işleridir.
- Bu konuda başarıya erişebilmek için öyle bir program uygulamak zorundayız ki, o program ulusumuzun bugünkü durumuna, toplumsal gereksinimlerine, çevrenin ve yüzyılın gereklerine tıpatıp uysun.
- Toplumumuzun büyük çoğunluğu köylüdür. Köylü, bugüne değin bilgi ışığından yoksun bırakılmıştır.
- Bundan ötürü bizim isleyeceğimiz milli eğitim politikasının temeli önce içinde bulunduğumuz bilgisizliği gidermektir.
Atatürk, 27 Ekim 1922’de, yani Cumhuriyetimizin ilanından bir yıl önce Bursa’da yaptığı konuşmada da eğitim üzerinde durmuştu:
- Bilim ve teknikle ilgili çalışmaların başladığı ve geliştirildiği yer okuldur.
- Okul adını hep birlikte saygı ile analım.
- Milli eğitim alanında ne pahasına olursa olsun tam bir başarıya ulaşmak gerektir. Kurtuluş ancak bu yolla olacaktır.
Aynı konuşmada öğretmenlere şöyle seslenmişti:
- Ordularımızın kazandığı zafer, sizin (öğretmenler) ve sizin ordularınızın zaferi için sadece ortam hazırladı.
- Gerçek zaferi siz kazanacak ve yaşatacaksınız.
Atatürk, 28 Eylül 1925’te Samsun’da yaptığı konuşmada şu mesajının altını kalın çizgilerle çizmişti:
- Eğitimdir ki bir ulusu özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır,
- Ya da tutsaklığa, köleliğe ve sefalete sürükler.
TBMM’nin kuruluşunun 105’inci yıldönümünde…
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesiyle, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitimle ilgili mesajlarını yeniden okudum, sizlerle de paylaşmak istedim…
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun…
Allah’tan bütün dileğim kurduğum müesseselerin devamlılığının sağlanması
ELGİNKAN Vakfı ve Elginkan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Gaye Akçen davet etti:
- “7. Elginkan Vakfı Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Kurultayı”nı bu yıl “Geçmişten Günümüze Türkçe Dil İlişkileri” başlığıyla gerçekleştiriyoruz.
Kurultayın açılış bölümü ve ilk sunumları izledim. Elginkan Vakfı’nın 40’ıncı yılına denk gelen kurultayın açılışında gösterilen belgeselde ve Gaye Akçen’in konuşmasında Elginkan Holding’in Kurucusu rahmetli H. Ekrem Elginkan’ın vakıfla ilgili şu sözleri paylaşıldı:
- Allah’tan bütün dileğim, kurduğum müesseselerin devamlılığının sağlanması, memlekete faydalı birer kuruluş olarak insanlara iş imkanı yaratması, devlete vergi vermesi ve bizden sonra geleceklere de örnek olmasıdır.
Ekrem Elginkan’ın iş ve çalışma anlayışı da şöyle vurgulandı:
- Merhum H. Ekrem Elginkan, çalışma arkadaşlarına, “Ben dahi hata yapmışsam, bunu raporunuzda açıkça belirtin” diyebilecek hoşgörü, vizyon ve prensiplere sahipti. Hakka ve hukuka itaat konusunda en küçük taviz vermezdi.
Gaye Akçen, şu noktanın altını çizdi:
- Ekrem Bey, şirketlerinin kurumsallaşması yolunda ilk adımı atan ve bu kararını çalışma arkadaşlarına duyduğu güvenle verdiğini her fırsatta dile getirirdi.
- Vakıf aracılığıyla yönetilen bir topluluk oluşturmayı amaçlamıştı. Topluluğun kendi başına varlığını sürdürüp, hamleler yapabildiğini görebilmek, çalışma hayatı boyunca en önem verdiği amacı olmuştu.
Akçen, 1985 yılında kurulan Elginkan Vakfı’nın amaçlarını da şöyle özetledi:
- Kültür değerlerimizi, tarihimizde bizi büyüten örf, adet ve manevi değerlerimizi ve Türkçemizi araştırmak, araştırmaları desteklemek, korumak, yaşatmak ve tanıtmak.
- Bilim, teknoloji ve eğitim alanındaki faaliyetleri teşvik etmek.
- Ülke sanayine vasıflı işgücü yetiştirilmesine, istihdam imkanlarını artırıcı eğitim çalışmalarının yapılmasına katkı için okullar, eğitim kurumları açmak, işletmek.
“Elginkan Vakfı Türk Dili ve Edebiyatı Kurultayı” Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Şükrü Haluk Akalın, “Geçmişten Günümüze Türkçe Dil İlişkileri” konusunda şu noktalara işaret etti:
- Türkçe, binlerce yıllık tarihi boyunca pek çok kültür ve uygarlıkla etkileşimde bulunmuş, bu etkileşimlerle dilin yapısında, söz varlığında, ifade biçimlerinde izler bırakmıştır.
- Dil ilişkileri, yalnızca kelimelerin alınması veya verilmesi değil, aynı zamanda dillerin ve kültürlerin gelişmesinin de temelidir.
- Dil ilişkileri, bir toplumun diğer toplumlarla kurduğu ilişkileri, kültür alışverişlerini ve tarih boyunca hayatındaki evreleri yansıtır.
- Türkçenin diğer dillerle etkileşimleri, tarih boyunca kurulan ticaret yolları, göç hareketleri, siyasi ittifaklar ve kültürel değişimlerle şekillenmiştir.
- Türkistan coğrafyasının geniş bozkırlarından, Osmanlı İmparatorluğu’nun şehirlerine kadar Türkçenin yaşadığı dil ilişkileri kültürel ve bilimsel zenginleşmeyi beraberinde getirmiştir.
- Günümüzde, küreselleşme ve teknolojik ilerlemelerle birlikte dil ilişkileri daha da önem kazanmıştır.
- İngilizcenin uluslararası iletişim dili haline gelmesiyle Türkçe de yoğun etkileşimler yaşamaktadır.
- Sosyal medya, internet ve uluslararası ticaretin etkisiyle, Türkçeye giren yeni kelimeler ve ifadeler dilin evrimine hız kazandırmaktadır.
- Bu süreçleri anlamak ve yönetmek, Türkçenin geleceği açısından kritik öneme sahiptir.
- Yazı dili olarak yaklaşık 1400, konuşma dili olarak da en az 5000 yıllık bir geçmişe sahip bulunan Türkçe, bilinen tarih boyunca Çince, Soğdca, Moğolca, Farsça, Arapça, Rumca, Ermenice, İtalyanca, Fransızca, İngilizce gibi pek çok dille etkileşim içinde olmuştur.
TEGV, 30 yılda 3.2 milyon çocuğu okul çıkışı eğitim desteği ile kucakladı
23 NİSAN Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesiyle Suna Kıraç’ın kuruluşuna 1995 yılında öncülük ettiği Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın (TEGV) çalışmalarının son durumuna baktım.
Suna Kıraç, TEGV’i “eğitimin her şeyin başı olduğuna yürekten inanan” bir grup sanayici, yönetici ve akademisyenin girişimi ile kurmuştu.
Hedefini de şöyle belirlemişti:
- İlköğretim çağındaki çocuklara okul dışı saatlerde ücretsiz eğitim desteği vermek. Bu şekilde devlet tarafından verilen temel eğitime destek olmak.
TEGV, geçen 30 yılda Türkiye genelinde 25 ilde 6 eğitim parkı, 41 öğrenim birimi ve 26 ateşböceği ile toplam 73 etkinlik noktasına ulaştı.
“Bir Çocuk Değişir Türkiye Gelişir” mottosuyla yoluna devam eden TEGV, 30 yılda 100 binin üzerinde gönüllü kadrosu oluşturdu. 3.2 milyon çocuğu kucakladı.