Şirketler üretimin yanı sıra toplumsal fayda da sağlamalı.
Geçen hafta Sunay Akın’ın “Koyu Mavi Memleket Kumaşı” adlı eserinin tanıtımı için bir araya geldik. Ama nerede? 61 yıl boyunca cezaevi olarak kullanılan bir taş binada.
Tanıtım, Gaziantep’in İslahiye ilçesinde bulunan ve 2020 yılında hizmete açılan Sabiha-Aziz Bali İlçe Halk Kütüphanesi'nde, Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali ve Sunay Akın’ın ev sahipliğinde düzenlenen toplantıyla gerçekleştirildi.
Adnan Bali, binanın kütüphaneye dönüştürülme hikâyesini paylaştı: "Burası, sınırlı memur maaşıyla beş çocuğunu okutan bir annenin hatırasını yaşatmak amacıyla kuruldu. Evimizde, bizim 'kütüphane' dediğimiz bir kitaplığımız vardı. İlçedeki çocuklar, ev ödevlerini yapmak için evimizdeki kitaplığa gelirlerdi. Annem çok okurdu. 1970’li yıllarda, duvarda gaz lambası yanarken, annemin Kemal Tahir’in Devlet Ana’sını okuduğu anı hâlâ gözlerimin önündedir. Beş kardeşiz. 2019 Ağustos’unda annemi kaybettiğimizde, onun hatırasını yaşatmak için ne yapabileceğimizi düşündük. Akılımıza tereddütsüz kitap geldi. İlçede, kütüphane yapabileceğimiz bir yer ararken, boşaltılan cezaevini dönüştürme fikri doğdu. Bu kütüphanenin annemin ve babamın aziz hatırasına çok yakıştığını düşünüyorum."
Adnan Bali’nin annesi Sabiha Hanım’ın hatırasını yaşatmak amacıyla yaptığı bu girişim, bana şirketlerin "sosyal kurumsal vatandaşlık" anlayışını hatırlattı.
Sosyal sorumluluk kapsamında, şirketler sadece sorumlu tedarik ve üretim gibi ödevlerini yerine getirmekle kalmamalı, aynı zamanda kazançlarının bir kısmını faaliyet gösterdikleri topluluklara yatırım yaparak toplumsal fayda sağlamalıdırlar. Bu tür yatırımlar, şirketlerin uzun vadeli stratejilerinin bir parçası olmalı ve karşılık beklemeden yapılmalıdır. Kadınların güçlenmesi, gençlerin desteklenmesi, eğitim, su ve iklim gibi alanlara yönelik projeler, bu tür uzun vadeli ve sorumlu yatırımların örneklerindendir.
Bu tür projelere tanıtım ya da reklam gözüyle bakmayan şirketler, topluma katkıda bulunmayı gerçek bir sorumluluk olarak kabul eder. Ancak, sadece bilançolarına odaklanan ve toplumsal yatırımları göz ardı eden şirketler de var. Mesele, sadece kazanmak değil; paydaşlarla birlikte kazanmaktır. Sunay Akın’ın dediği gibi: "Bir milletin zenginliği hisse senetleri değil, hissi senetleridir."
İslahiye’de eskiden koğuş olarak kullanılan yerlerde, bugün çocuklar okuma etkinliklerine, gençler ise atölye çalışmalarına katılıyor. Kütüphane, sadece bir kitap meselesi değil; bir medeniyet meselesi, dünyaya nasıl baktığınızın meselesidir. Adnan Bali’nin dediği gibi: "Açtığınız her kütüphane, kapattığınız bir hapishane anlamına gelebilir." Bali, bu projeyi kişisel olarak yürütüyor; ancak Türkiye İş Bankası’nın kültür ve sanat alanına yıllardır verdiği sistematik destek, aslında sosyal sorumluluğun ve sosyal kurumsal vatandaşlığın başarılı örneklerinden biridir.
Şirketlerin, bu tür sosyal sorumluluk projelerine sahip çıkmaları ve çalışan gönüllülüğünü teşvik etmeleri, organizasyon kültürlerinin yapı taşlarından biri haline gelmelidir.