Kayseri Eski Sanayi Bölgesi’nde 1975 yılında, 35 metrekarelik bir atölyede kurulan Emek Çelik Kapı, bugün Kayseri OSB’de 20 bin metrekare kapalı alanı olan fabrikasında, yılda 40 bin çelik kapı, 100 bin iç oda kapısı üretiyor. 35 ülkeye de düzenli ihracat gerçekleştiriyor. Emek Çelik Kapı’nın kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kabak, bizlerle paylaştığı firma hikayesinin, girişimcilere ve gençlere rehber olmasını istiyor. Geçtiğimiz yıllarda Kayseri Sanayi Odası’nda Yılın Ahisi de seçilen Mehmet Kabak, tek başına başladığı üretim yolculuğunda bugün 150’den fazla kişiyi de istihdam ettiklerini belirtiyor.
1964 yılında ilkokulu bitirir bitirmez çalışma hayatına atılan Mehmet Kabak, askere gidene kadar çeşitli işlerde çalışır. Ancak Emek Çelik Kapı’nın da hayata geçeceği asıl öykü askerlikten döndükten sonra eski sanayide bir demircide kayınbiraderlerinin vasıtasıyla çaycılık yapmasıyla başlar. Mehmet Kabak, çaycılık yaptığı dönemi uzun uzun anlatıyor. Çünkü Emek Çelik Kapı’nın bugünkü seviyeye ulaşmasının öyküsünün çaycılıktan kazandığı sermaye ile olduğunu söylüyor:
“Çay 15 kuruş. Beş sene yaptım. 25 kuruşta bıraktım. Çaycılıkta para kazandım. Param var. Kayınbiraderler biliyorlar. Onların hem demircilik hem de mobilya işleri var ve bana dediler ki ‘Bırak artık çaycılığı. Demircilerin başında bir kişi lazım.’ Geçmiş gün onların demirbaşı malzemesi, sermayesi 45 bin lira çıktı. Bende 55 bin lira para koydum. Ortak olduk. Belli bir süre sonra ayrılık icap etti. ‘Demirciliği bırakacağız, sen mi alırsın biz mi alalım’ derken kısmet oldu demirci atölyesini ben devraldım. Böylece kendi iş yerimiz oldu. Bu arada oğlum Turan, okulu bitirdi. İşimiz demircilik olduğu için inşaatçılarla müteahhitlerle çalışıyorduk. Bu süre zarfında da inşaatlara çelik kapı takılmaya başlamıştı. Bizim gündemimize de çelik kapı böylece gelmiş oldu. Derken yola çıktık. Eski sanayide 35 metrekare dükkânda üretime başladık. Sonra demirciler sitesinde dört yüz metrekare yere geldik. Yetmedi 600 metrekare Ağaçişleri’nde dükkâna girdik. Derken Allah kısmet etti ve Kayseri OSB’den 7 bin 500 metrekare bir arsa aldık. Oraya 2 bin metrekare kapalı bir yer yaptırdık. Oğlum Turan o zaman bana ‘baba biz burada ne yapacağız. Kocaman yer’ dedi. ‘Kapı yapacağız oğlum’ dedim. Gel zaman git zaman, gözümüze kocaman gelen yer bize yetmez oldu. Sürekli genişlemeye büyümeye başladık. Sonra Allah kısmet etti. Bugünkü yerleşkemiz denk geldi. Şu anda 20 bin metrekaresi kapalı fabrikamızda üretime devam ediyoruz.”
Mehmet Kabak’ın tüm şeffaflığıyla anlattığı hikâyeyi ben ancak bu şekilde sığdırabiliyorum gördüğünüz satırlara. Ancak onun altını kalınca çizdiği bazı yerler var hikâyede. Bunlardan ilki Emek Çelik Kapı’yı bugüne getiren sermayenin “çaycılıktan” geliyor olması. Bunu özellikle gençlerin emektar olması, ne iş olursa olsun çalışmaları için söylüyor. İkincisi ise; şirket olarak bugüne kadar hiçbir zaman kredi kullanmadan büyümeleri. “Geçmişten bugüne hiçbir zaman bankalardan kredi kullanmadık. Şimdi üçüncü kuşak şirkette işi devralıyor. Onlara da en büyük öğüdüm ve vasiyetim öz sermayeleri ile büyümeleri” diyor Kabak.