Az çok belli oldu: Herkes birbirinin canını acıtacak. Artık mesele kimin acı eşiğinin daha yüksek ve kiminkinin daha düşük olduğu.Belli ki, savaşı başlatan Amerikalılar Çin’in acı eşiğinin daha düşük olduğuna inanıyorlar. Trump’ın ilk dönemindeki ekonomi danışmanı olan Stephen Moore’un dün CNBC’ye açıklaması vardı. O da Çin’in acı eşiğinin ABD’ninkine göre “çok daha düşük” olduğunu söylüyordu. Ama meseleyi artık sadece Çin’in meselesi olarak görmek yanlış olur.
Eğer sadece Çin’in meselesi olsaydı bundan olumlu etkilenecek bazı sektörlerimiz olabilirdi. Mesela çeşitli analizlerde mensucat , demir-çelik, alüminyum, mobilya, kurutulmuş sebze, havlu ve metal eşya gibi sektörler ABD-Çin ticaret savaşından olumlu etkilenecekler arasında gösteriliyor. Ama dedik ya; mesele artık bir ABD-Çin kavgası olmaktan çıkmış bulunuyor. Trump’ın karşılıklı gümrük vergilerine ilişkin kararnameyi imzalaması ile konu artık her an herkesi kapsayabilecek yeni bir mesele haline bürünmüş bulunuyor.
EDAM Direktörü Sinan Ülgen geçen hafta sosyal medya paylaşımında “Büyük bir cisim yaklaşıyor” diyordu.
Sinan’ın sözünü ettiği de Trump’ın karşılıklı tarifeleriydi. Buna göre ABD’nin gümrük tarife artışları ülkelere göre farklılık gösterecek; oranlar üçüncü ülkelerde ABD ihracatçılarının karşılaştıkları engellere orantılı olarak belirlenecek.
Sinan “Bu Tabloda Türkiye nerede?” diye soruyordu.
Türkiye benzer durumlar için acı eşiğini Trump’ın ilk başkanlık döneminde 2018 yılında test etmişti. Ancak şimdi durum biraz daha farklı. Türkiye geçen yıl ABD’ye toplam 16,3 milyar dolarlık ihracat yaptı. Toplam ithalatı ise 16,2 milyar dolar oldu. Yani ABD ile oldukça dengeli bir ticaretimiz var. Hatta 121 milyon dolar artıdayız. Daha önce ticaret kavgasına girdiğimizde denge 3,3 milyar dolar ile ABD’nin lehineydi.
Türkiye de diğer bazı ülkeler gibi ABD yönetiminin yüksek gümrük vergileri ile tehdidine maruz kalabilir. Bu durumda ya ABD baskısına boyun eğecek ve tarife oranları ile bazı diğer tarife dışı engelleri düşürecek. Veya o da ABD’ye aynı şekilde karşılık verecek.
Bu işin bir boyutu ancak konuyu sadece Türkiye-ABD ticaret ilişkisi olarak ele almamakta fayda var.
“Çok muhtemelen Türkiye de Trump yönetiminin hedefinde olacak” diyen Sinan Ülgen geçen haftaki paylaşımlarında, sürecin önemli bir boyutuna dikkat çekiyordu; Avrupa Birliği boyutuna. Sinan, Avrupa Birliği ile ilişkiler konusunda uzmanlığına her zaman güvendiğim ve görüşlerinde yararlandığım bir isimdir. 1992’de Brüksel’de Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği Daimi Temsilciliği’ne atanmış ve Türkiye-AB gümrük birliği anlaşması müzakerelerini yürüten ekibin bir mensubu olmuştu.
Sinan Ülgen, Türkiye’nin elini kolunu bağlayan bir noktaya çekiyor: “AB ile Gümrük Birliği nedeniyle Türkiye istese bile ABD’ye yönelik gümrük vergilerini düşüremez… Kaldı ki mesele gümrük vergileri ile de sınırlı değil. Dijital Hizmet Vergisi vs var… Öte yandan AB’nin ABD ile uzlaşmaya çalışması ve bazı gümrük vergilerini düşürmesi durumunda, OGT nedeniyle Türkiye de bunu yapmak zorunda kalacak. Mesela otomotiv sektöründe. Otomotivde gümrük vergileri düşerse, bu sefer ÖTV gibi yüksek vergiler şikayet konusu olabilir.”
Tavsiyesi ise net: “O nedenle ABD’ye karşı stratejinin bir an önce AB ile koordine edilmesi gerekiyor.”
Sinan Ülgen’in de dikkat çektiği gibi mesele çok karışık. Daha önce hiç tecrübe etmediğimiz bir uluslararası sistem dinamiğine giriyoruz.