İnsan ömrü uzuyor. Bireylerin de şirketlerin de kariyer beklentileri değişiyor. Teknolojik dönüşüm yeni fırsatlar sunuyor. Böylece, ‘bu yaştan sonra mı?’ sözünün anlamı kalmıyor. Harvard’ın girişimcilik araştırmasından Van Gogh’a uzanan örneklerle konuşalım.
Demografi belki yavaş ilerleyen ama kesin sonuçlar alan bir faktör. Birleşmiş Milletler’e göre, doğumdaki yaşam beklentisi 1950’de 46,5 yıldan günümüzde 71,7 yıla çıkmış. 2050’de 77,3’e varması öngörülüyor. Ülkemizde de benzer bir eğilim var. Bunun doğal sonucu, faal olarak geçirebileceğimiz yılların artması.
Tek bir alanda yapılan kariyer, nostaljiden ibaret
Buna paralel olarak kariyer tanımı değişiyor. Bizden önceki nesilde otuz yıl çalıştığı fabrikadan emekli olduğunu gururla anlatan işçiler, senelerce görev yaptığı okulun hafızası olan öğretmenler, en düşük seviyeden işe girip şube müdürlüğüne yükseldiğini anlatan bankacılar vardı. Artık yoklar. Tek bir alanda, hatta tek bir işverenle yapılan kariyer yolcuğu bireyler için de şirketler için de nostaljiden ibaret.
Üstüne üstlük, teknolojik dönüşüm yepyeni imkanlar sunuyor. Örneğin esnek veya yarı zamanlı çalışma, gig ekonomisine dair işler veya mikro girişimcilik. Tabii, bazı tehditleri de beraberinde getiriyor. Örneğin yapay zekanın bilhassa standart ofis işlerini ortadan kaldırması veya insan-robot işbirliği (Cobot) ile çeşitli mesleklerin ciddi dönüşümü.
Tüm bunlar bize ‘bu yaştan sonra mı?’ diyerek yeni adımlardan kaçmanın büyük bir hata olduğunu gösteriyor. Yeni adım pek çok farklı anlama gelebilir. Mesela yeni kabiliyetler kazanmak. Mesela şirket içinde farklı bir role geçmek. Mesela, ‘masanın diğer tarafına geçmek (danışmanlık-şirket). Mesela, sektör değiştirmek. Mesela, ek/ yan görevler (üniversitede yarı zamanlı ders, ciddi bir vakıf faaliyeti). Mesela girişimcilik (start-up, mikro ihracat).
“Bizden geçti” diyenlere birkaç örnek
‘Bizden geçti, o işlere daha erken başlamak lazımdı’ diyorsanız birkaç örnek vereyim.
Başarılı girişimci deyince aklımıza genç dahiler geliyor, değil mi? Zira Bill Gates, Steve Jobs ve Mark Zuckerberg, dünyayı değiştiren şirketlerini kurduklarında yirmili yaşlarının başındaydılar. Nitekim dünyanın en önemli teknoloji hızlandırıcı programlarından Y Combinator’ın kurucusu Paul Graham da “Yatırımcıların kafasındaki yaş sınırı 32’dir… 32’den sonra biraz şüpheci olmaya başlarlar” demişti. Halbuki Harvard Business Review’de yayınlanan bir araştırma bunun geneli yansıtmadığını gösteriyor. Zira en başarılı erken aşama girişimlerinin kurucularının ortalama yaşı: 45!
Dünyanın önde gelen girişimci ağı Endeavor’ın raporu da benzer bir şeye işaret ediyor. Değerlemesi 1 milyar doları aşmış iki bin ‘unicorn’ şirketin girişimcisinin üniversiteden sonraki ortalama iş tecrübesi: 10 sene!
Sizi yeterince ikna edemediysem, sanat gibi yeteneğin çok erken yaşta ortaya çıktığı bir alandan da örnek vereyim. Bir zamanlar 28 yaşında ressam olmaya çalışan birine doğal olarak ‘sizin için çok geç’ cevabı verilmiş. Yeni mesleğine gecikmeli başlayan adamın adı tanıdık gelebilir: Vincent Van Gogh!
‘Ama 28 yaş da zaten genç’ diyorsanız, belli ki sizi ikna edememişim. O halde cevabı ben değil büyük tarihçi Profesör Halil İnalcık versin: ‘72 kitabım var, çoğunu 80 yaşından sonra yazdım’
Yaşınız kaç olursa olsun yenilikleri kucaklayacağınız bir hafta diliyorum.