Bu hafta size Amerika Birleşik Devletleri’nden ilginç bir yargı öyküsü aktaracağım. Öykünün bir boyutu Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. Öykünün odağını oluşturan adli vakanın 57 sayfalık iddianamesinde Türkiye’nin adı en az 50 kez geçiyor. Ayrıca öykü, her ülke yargı mensuplarının çıkaracağı önemli dersleri içeriyor.
Önce öykümüzün birinci kahramanını tanıtmakla işe başlayayım.
Eric Adams
Eric Adams, şu an New York Belediye Başkanı. Onun yaşamı, bir Amerikan başarı hikayesi. Brooklyn doğumlu (1960). Yoksul bir aileden geliyor. Annesi çift vardiya çalışan temizlik işçisi ve aşçı imiş; baba ise sarhoş bir kasap. Altı kardeşten dördüncüsü. Ondört yaşında iken 7-Crowns isimli sokak çetesine katılmış. Abisi ile birlikte hırsızlıktan bile tutuklanmış. Ama sonrasında haylazlıkları geride bırakmış.
Adams, 1978 yılında Bayside High School’dan iyi bir not ortalaması ile mezun olmuş. Brooklyn bölge savcılığının ofisinde tamirci ve posta memuru olarak çalışmış.Jay Ceza Hukuku Kolejinden lisans, Marist College'den yüksek lisans derecesini almış. Polis Akademisi’ni bitirerek polis olmuş. New York Polis Teşkilatı’nda (NYDP) 22 yıl çalışmış . Yüzbaşı rütbesi ile 2006 yılında emekli olmuş. Dört dönem New York Eyaleti Senatosu’na seçilmiş. Daha sonra 2013 yılında Brooklyn Belediye Başkanlığı’na seçilmiş. Tekrar 2017 yılında %73 oy oranı ile ikinci kez Başkan olmuş. 2022 yılında da New York şehrine Belediye Başkanı seçilmiş.
Federal dava
New York Eyaleti Güney Bölgesi Bölge Mahkemesinde (United States District Court, Southern District Of New York)) geçen yıl Eylül ayında Eric Adams aleyhine yazımıza konu olan dava açıldı.
Adams, rüşvet, dolandırıcılık ve yabancı bir ülkeden seçim kampanyasına bağış istemekle suçlanıyor. İddianamede adlı adınca anılan yabancı ülke Türkiye. Rüşvet olarak nitelenen de, Adams THY uçaklarında bedava denecek kadar düşük ücretle seyahat etmiş ve lüks otellerde yok fiyatına ağırlanmış. Adams bu izleri örtmek için sahte belegeler üretmiş ve bunlara ilişkin yardımcıları ile olan mesajları silmiş.
Kendisine sağlanan yararlar karşılığı Adams ne yapmış? İddia şöyle: New York’ta geçen yıl yapımı tamamlanan 36 katlı konsolosluk binası yangın denetiminden geçememiş. Ama Adams, New York İtfaiye Dairesi’ne baskı yaparak binanın yangın denetimi olmadan açılmasını sağlamış. Ama gelin görün ki, Eric Adams’a sağlandığı iddia edilen güzellikler 10 yıldan beri yapılıyormuş.Eğer iddia edilenler mahkemede ispat edilirse Adams’ın 20 yıla kadar hapis cezası alabileceği söylenmekte.
Başkan Trump
Derken öykümüze bu kez Başkan Trump giriyor; Başkan Trump ile Belediye Başkanı Adams’nın işbirliği. New York Şehri Belediye Başkanı, demokrat. Öte yandan Başkan Trump, cumhuriyetçi. İkisinin işbirliğine neden ise karşılıklı ihtiyaç. Bu yıl New York şehrinde belediye seçimleri var. Adams, seçimlere kadar hakkında açılmış davadan sıyrılmak istiyor. Başkan Trump ise yasa dışı göçmenlere karşı savaşında bir büyük şehir yöneticisinin işbirliğini arıyor.
Yasadışı göçmenler, New York şehrinin belediye başkanı olarak Adams’ın da problemi. İstatistiklere göre şehir 2022 yılından beri 225.000 göçmen almış. Bunların bir kısmı güneydeki eyaletlerden otobüslerle şehre bırakılmış. Bunlar için şehir 6,5 milyar dolar para harcamış. Hatta bu gelenler için çadır kentler kurulmuş. Adams “Bunlar şehri mahvedecekler “ diye beyanda bulunmuş.
Görünen o ki, bu “Al gülüm, ver gülüm” pazarlığı iki tarafı birbirine ısındırmış. Trump, Adams hakkında açılan davanın siyasi bir dava olduğunu ve affedilebileceği sözleri etmeğe başlamış. Adams da yeni seçilen başkan ile yasa dışı göçmenlerle savaş konusunda işbirliği yapacağını söylemiş. Hatta Belediye Başkanı Adams, Başkan Trump’ın göreve başlama törenine (inauguration) bile katılmış.
Başkan Trump koltuğuna yerleşince Adalet Bakanlığı’ndan New York’taki Bölge savcılığına bir talimat gitmiş. Belediye Başkanı Eric Adams hakkındaki davanın, gerekirse tekrar gündeme getirme koşulu ile, geri çekilmesi istenmiş. Gerekçe olarak da şunlar sıralanmış: Eğer Adams böyle bir dava ile meşgul edilirse onun Başkan Trump’ın yasadışı göçmenlerle mücadelesine katılımını olumsuz etkileyeceği belirtilmiş. Başkan Biden’ın göçmen politikasına Adams karşı çıktığı için davanın siyasal nedenle eski Manhattan Savcısı’nın etkisi ile açıldığı da ifade edilmiş.
Şimdi öykümüzün bir başka kahramanını tanıtma zamanı…
Danielle R. Sassoon
Sassoon, New York Güney Bölgesi Savcısı (United States Attorney for the Southern District of New York). Daha 38 yaşında. Baba bir hukuk bürosunun ortaklarından, annesi Cornell Tıp Fakültesinde asistan profesör. Sassoon, Harvard Üniversitesi’nde tarih ve edebiyat okumuş. Harvard’tan üstün başarı ile mezun olmuş ve sonrasında Yale Üniversitesi’nden hukuk diploması almış. Bölge savcılığında çalışmaya 2016 yılında başlamış. 2023 yılında Yasaların uygulanmasında federal yönetimdeki kadınlarda en üstün savcı ödülünü (the Women in Federal Law Enforcement Top Prosecutor Award) almış. Bu yılın ocak ayında da Bölge Savcısı olarak atanmış.
Sassoon daha koltuğuna oturur oturmaz davayı geri çekin isteği ile karşılaşmış. . Ama bu isteği kabul etmemiş. Ve sonunda yazdığı 8 sayfalık bir mektupla istifa etmiş. İstifa mektubu, dünyadaki tüm yargı çevrelerinde ders olarak kullanılabilecek bir nitelikte. Amerika Birleşik Devletleri Başsavcısı’na yazdığı bu istifa mektubunda bakın Danielle Sassoon neler demiş:
“Bunu tekrar etmeme gerek yok; Adams’ın federal bir suç işlemiş olduğu, herhangi bir şüpheye yol açmaksızın sabittir. Üstelik dava açılması kararını Büyük Jüri (Grand Jury) vermiştir. Buna rağmen davanın geri çekilmesi isteniyor. Bu, benim federal suçlara korkusuzca, tarafsızca dava açma ve mahkeme önünde bunu sürdürme ehliyetim ve görevimle uyuşmuyor.”
“Ben üç hafta önce bu göreve başlarken en iyi sekilde ve inançla görevin gereklerini yerine getireceğime yemin ettim. Bu sorumluluğu yerine getirirken rehberim, “Adalet Elkitabı”ndaki “Federal Dava etme İlkeleri” ve sizin Adalet Bakanlığı’ndaki savcılar için yazdığınız talimatlar oldu. Yargıda sadece doğru ve dürüst gerekçelerin kullanılması, yargı gücünün siyasal emeller veya diğer uygun olmayan amaçlar için kullanılmaması talimatını vermiştiniz. “
“Eğer bu davanın düşmesini istersem, yasal yükümlülüklerimi yerine getiremem, Bakanlığın önceliklerinin yerine getirilmesinde ofisime etkin liderlik yapamam ya da mahkemelerde devletin itibarını temsil edemem.”
Şimdi öykümüzün bir başka kahramanını tanıtayım…
Hagan Scotten
Hagan Scotten, söz konusu davayı açan savcı, New York Eyaleti Güney Bölgesi Savcı Yardımcısı. Onun da sağlam bir altyapısı var. A.B.D. ordusunda özel kuvvetlerde görev almış. Irak savaşına yüzbaşı olarak katılmış; savaşta iki bronz madalya kazanmış. Daha sonra Harvard Hukuk Fakültesini bitirmiş.
O da imzalamamış davadan vazgeçme yazısını. Bakınız neler diyor bu istifa mektubunda Hagan Scotten:
“Seçilmiş kişiyi bir politik amacı desteklemeye ikna etmek amacıyla bir davadan vazgeçme havucunu, ya da davayı tekrar mahkemeye getirme sopasını kullanmaya hiç bir “Düzenli özgürlük” (Ordered Liberty) sistemi izin vermez”
“Her Eyalet Savcısı Yardımcısı, yasalarımız ve geleneklerimizin savcılık yetkilerinin seçilmiş birisi şöyle dursun diğer yurttaşları etkilemek için kullanılamayacağını bilecektir”
“Sonunda bu işi yapacak yeterince aptal veya korkak birini bulacaksınız. Ama o kişi ben olmayacağım”.
Sonuç
Size Amerika Birleşik Devletlerinde yaşanmakta olan bir yargı vakasını anlattım. Görüldüğü gibi siyasiler, politik amaçları için yargıyı da zorlayabilirler. Gerekli gördükleri pozisyonlara, kullanabileceklerine kanaat getirdikleri kişileri atayabilirler. Bunlar aracılığı ile hukuku eğip bükerek siyasi emellerine ermek isteyebilirler. Ama bakarsınız, Danielle Sassoon gibi ya da Hagan Scotten gibi vicdanı temiz, altyapısı ve belkemiği sağlam kişilere de çarpabilir.
Siyasiler, ellerindeki güçle muhakkak dediklerini yaptıracak, Hagan Scotten’in deyimi ile “aptal” veya “korkak” birilerini bulabilirler. Nitekim de Bölge Savcılığı’nda davanın düşmesi isteğini imzalayacak birisi bulunmuş. Şurası gerçektir ki siyasiler, çoğu kez yaptırdıklarına sahip de çıkmazlar. Nitekim, konu Başkan Trump’a sorulduğunda “Adams’a açılan davanın geri çekilmesi için Adalet Bakanlığı’na emir vermedim” demiş. Daha sonra da “Kadın veya erkek, istifa edip etmediklerini bilmiyorum. Ama Federal Savcı işten atıldı” diye karşılık vermiş.
Siyasiler geçicidir, devirlerini doldurunca çıkar giderler. Ama mesleğine ihanet edenlerin alınlarındaki lekeleri ebediyen kalır.