Euro/Dolar Paritesinde 1 ve 1’in altını telaffuz ediyorduk. Şimdi geldiğimiz Euro/Dolar Paritesinde 1,08’i referans alanlar ve buna göre çalışanlar bile çok iyimser kaldı.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Dünya Ekonomik Görünüm (DEG) Nisan Raporu 22 Nisan 2025 tarihinde ‘Politika Değişiklikleri Ortasında Kritik Bir Dönüm Noktası’ başlığı ile yayınlandı.
Daha önce de burada bu raporlara atıfta bulundum, sizlerle paylaştım. IMF ya da Dünya Bankası’nın raporlarındaki tahminler genellikle Türkiye için pek tutmaz. Türkiye’nin iç dinamiklerini doğru analiz edemedikleri için büyüme tahminlerinde çoğunlukla yanılırlar. Fakat hızla değişen dünya ekonomik koşullarında bugünden yılsonuna nokta atış büyüme tahmini yapmak da kolay değil.
Bu raporların en önemli özellikleri dünya ekonomisinin gidişatı hakkında bir yol haritası olabilmeleri, küresel gelişmelerin ne yönde olabileceği konusunda fikir vermeleri. Bu gözle bakıldığı zaman raporlardan elde edilen fayda daha fazla olabiliyor.
IMF, tarife gelişmeleri ışığında, ticaret gerginliklerinin hızla tırmanmasını ve son derece yüksek politika belirsizliğinin küresel ekonomik faaliyet üzerinde önemli bir etkiye sahip olmasını bekliyor. Bu bilinmeyen bir husus değil. Ancak, ‘Ticaret savaşını daha da artırmak ve ticaret politikası belirsizliğini daha da yükseltmek, yakın ve uzun vadeli büyümeyi daha da azaltabilirken aşınan politika tamponları gelecekteki şoklara karşı dayanıklılığı zayıflatabilir. Farklı ve hızla değişen politika duruşları veya kötüleşen duygu, 2 Nisan'da kapsamlı ABD tarifelerinin duyurulmasından ve özellikle borç sıkıntısıyla karşı karşıya olan ekonomiler için döviz kurlarında ve sermaye akışlarında keskin düzeltmelerden sonra varlıkların gerçekleşenlerin ötesinde yeniden fiyatlandırılmasını tetikleyebilir. Uluslararası para sistemine verilen zarar da dahil olmak üzere daha geniş kapsamlı finansal istikrarsızlık ortaya çıkabilir. Demografik değişimler ve daralan yabancı işgücü, potansiyel büyümeyi sınırlayabilir ve mali sürdürülebilirliği tehdit edebilir. Artan yaşam maliyetleri, krizinin kalıcı etkileri, tükenen politika alanı ve zayıf orta vadeli büyüme beklentileriyle birleşince, toplumsal huzursuzluğu yeniden alevlendirebilir. Birçok büyük ve gelişmekte olan piyasa ekonomilerinin gösterdiği direnç ve dayanıklılık, olumsuz küresel finansal koşullarında yüksek borç seviyelerinin karşılanmasının daha zor hale gelmesiyle test edilebilir. Daha sınırlı uluslararası kalkınma yardımı, düşük gelirli ülkeler üzerindeki baskıyı artırabilir, onları daha fazla borca sokabilir veya büyüme ve yaşam standartları için hemen sonuçlar doğurabilecek önemli mali düzenlemeleri gerektirebilir’ diyerek risklere dikkat çekiyor. Bu sayılanlar kulak arkası edilecek cinsten değil.
Gerçekten de varlık fiyatlandırması konusunda ciddi sıkıntılar var. Bundan sonraki dönemde zayıf dolar kalıcı tema olabilir. Ben dahil birçok kişi Trump’ın güçlü dolar ile çalışacağını düşündü. Doların güçlü olması bir yandan Amerikan doları cinsi varlıklara olan talebi artıracak bu da ABD içerisine sermaye akımlarını tetiklerken diğer taraftan Trump bunu ‘Güçlü Amerika’ teması ile içeride siyaseten satabilecek diye düşünmüştüm. Hatta Euro/ Dolar Paritesinde 1 ve 1’in altını telaffuz ediyorduk. Şimdi geldiğimiz Euro/Dolar Paritesinde 1,08’i referans alanlar ve buna göre çalışanlar bile çok iyimser kaldı.
Öte yandan emtia fiyatları da tahminlerin ötesinde gerçekleşiyor. Altın rekor üstüne rekor kırarken, aşırı yükseldi dendiği her noktada tek güvenli liman olarak kalması nedeniyle yeniden ve güçlü alım talebiyle yeniden yükseliyor. Petrol fiyatlarında küresel ticaretin yavaşlayacak olması nedeniyle fiyatlarda düşüş gözleniyor. IMF, yakıt emtia fiyatlarının 2025 yılında yüzde 7,9 oranında düşmesini, petrol fiyatlarında yüzde 15,5 ve kömür fiyatlarında yüzde 15,8 düşüş yaşanmasını beklerken doğal gaz fiyatlarında yüzde 22,8 oranında artışı öngörüyor. IMF, yakıt dışı emtia fiyatlarının 2025 yılında yüzde 4,4 oranında artması bekliyor. Bunun neticesinde de gıda ve içecek fiyatları tahminini, Nisan 2025 DEG Raporunda yukarı yönlü revize etmiş. Küresel enflasyon açısından sevindirici bir haber değil bu.
Çin’in parasını devalüe etmesi güçlü olasılık değil
Şimdi artık yeni bir dönemdeyiz. Bunu kabul ettik ancak mevcut tarife oranları ile dünya ekonomisinin yürüyebilme şansı yok. Çin artık hem dünya hem de ABD özelinde sanıldığından çok daha dişli bir rakip. Atılan her adıma karşı adımla karşılık vereceğini gösterdi. Sanırım Çin’in karşı adımlarından en kötüsü ve gelişen ülkeler açısından kâbus niteliğinde adım, Çin’in parasını devalüe etmesi olacaktır. Gelişen ülkeler bir yana ama bu bizim için tam bir felaket olabilir. Bu olasılık var mı? Evet var ancak en azından şu an için güçlü bir olasılık mı? Hayır değil. Tüm bu gelişmelere karşı hazırlıklı olmak lazım.
ABD tariflerinin küresel ekonomiye olası etkileri birçok kurum tarafından öncelikli gündem maddesi ve olası etki senaryolarına ilişkin her gün yeni bir raporla karşılaşıyoruz.
Türkiye’de ticaret ve sanayi odalarından, meslek kuruluşlarından bırakın Türkiye ekonomisine olası etkilerin analizini, kendi ticaret erbaplarına, temsil ettikleri iş kollarına yönelik olası etkileri tartışan, senaryolar üzerinden etki analizi yapan, çözüm önerileri üreten, temsil ettikleri işletmeleri uyaran raporlara hiç rastlamıyoruz.
Oysa tarife konusu bir anda ortaya çıkmış bir konu değil. Başkan Trump seçim kampanyasında tarifelerden bahsetmişti. Başkan olur olmaz da 01 Şubat 2025’te, ABD Başkanı Donald J. Trump tarafından imzalanan yürütme emirleri Kanada, Çin ve Meksika'ya yeni tarifeler getirdi. Çin'den yapılan tüm ithalatlara yüzde 10'luk ek bir tarife 04 Şubat 2025’te yürürlüğe girdi ve 04 Mart 2025’te bir yüzde 10 daha konuldu. Özetle konu yeni değil.
Ticaret ve Sanayi Odalarından, Meslek Örgütlerinden çok geç kalmadan hem Türkiye Ekonomisine olası etkileri hem de sektörlerine yönelik risk ve fırsatları barındıran kapsamlı raporları bekliyoruz. Artık harekete geçme zamanı.