Bundan bir yıl önce dünyanın en yüksek enflasyon oranına sahip beş ülkesi arasındaydık. Aradan bir yıl geçti; hâlâ o listedeyiz.
“Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik; bir de dönüp baktık ki arpa boyu yol gitmişiz.”
Bu söz, çok emek verip, çok yol aldığımızı düşündüğümüz ama geri dönüp bakınca beklediğimiz ilerlemeyi göremediğimiz durumlar için kullanılır. Türkiye'de enflasyonla mücadelede geldiğimiz noktayı en iyi anlatan sözlerden biri de bu olsa gerek.
Enflasyon son bir yılda neredeyse 30 puan geriledi; ama bu düşüşe rağmen sıralamadaki yerimiz değişmedi. Bundan bir yıl önce dünyanın en yüksek enflasyon oranına sahip beş ülkesi arasındaydık. Aradan bir yıl geçti; hâlâ o listedeyiz. Aynı şekilde, bir yıl önce dünyanın en yüksek faiz oranlarına sahip üç ülkesinden biriydik, aradan bir yıl geçti, hâlâ aynı yerdeyiz.
Merkez Bankası, 19 Mart'tan sonra bozulan enflasyon görünümü karşısında geçen hafta güçlü bir adım attı. Hem gecelik borç verme faizini hem de haftalık repo faizini yükseltti. Banka, daha önce 20 Mart'ta yapılan olağanüstü toplantıda da gecelik faizleri artırmıştı. Yaşanan iç ve dış şoklar, bozulan beklentiler ve rezervlerdeki erime karşısında atılan bu adımlar doğru hamlelerdir; ancak yüksek faizlerin ekonomiyi zorladığı da bir gerçek.
Faiz indirimleri temmuzda mı başlar?
Geçen yılın sonunda 2025 planları ve bütçeleri yapılırken, yılın ilk yarısının birçok sektörde zorlu geçeceği ancak ikinci yarıdan itibaren işlerin açılacağı beklentisi dikkate alınmıştı. Buna göre, 2024 Aralık ayında başlatılan faiz indirim sürecinin 2025'in ilk yarısında ölçülü bir biçimde devam etmesi, faiz indirimlerinin ekonomik faaliyetler üzerinde gecikmeli etkisini yılın ilerleyen aylarında göstermesi bekleniyordu.
Ancak son bir ayda içeride ve dışarıda yaşananlar, yılın ikinci yarısının da sıkıntılı geçebileceğini gösteriyor.
Faiz indirmesi beklenen Merkez Bankası faiz artırmak zorunda bırakıldı. Aylık yüzde 1 civarında seyretmesi beklenen mevsimsellikten arındırılmış enflasyon yüzde 2,5-3 bandında takıldı kaldı.
Bu gidişle, Türkiye yeni bir faiz indirim sürecine en iyi ihtimalle bu yılın ikinci yarısında başlar. Goldman Sachs ve JP Morgan gibi kuruluşlar yeni faiz indirimi için temmuz ayına işaret ediyor. Ekonomistlerin beklentisi de benzer yönde şekilleniyor.
Yatırımlar ertelenir, istihdam azalır
İş dünyası sancılı ama sorunun da farkında.
Geçen hafta Uluslararası Ekonomi Zirvesi'nde konuşan Akkök Holding CEO'su İhsan Gökşin Durusoy, "Enflasyon düşecekse kur baskılansın bunda sorun yok. Enflasyon en zehirleyici şey" dedi. Ancak Durusoy'un dikkat çektiği bir başka önemli sorun daha vardı: Finansmana erişim. "Karar vericilerden beklentimiz kurların yükseltilmesi değil daha başka şeyler. Mesela en büyük sorunlardan biri finansa erişim. Finansmana ulaşım için alternatifler olmalı" diyordu.
Bugünlerde birçok sektörde firmalar, artan maliyet ve finansmana erişim baskısını farklı şekillerde yaşıyor. Dış pazarların da tatsız-tuzsuz seyrettiği bu dönemde, firmalardaki küçülme, yatırımları erteleme ve istihdamı azaltma eğiliminin güçlendiğini görebiliriz.