ABD Başkanı Trump ofisine yerleşir yerleşmez, dünya gündemini ciddi boyutta karıştıracak çeşitli kararnameler imzalamaya başladı.
Panama Kanalı’nı geri alırım, Grönland satılık değil mi, Kanada ABD’ye katılsın vb. ortalığı ciddi boyutta karıştıran bir sürü söylem de cabası.
Bu söylemlerin yanı sıra gelen önlemlerden nasibini alanlardan birisi de Avrupa Birliği (AB).
AB, 27 ülkesinin toplamında 500 milyona yaklaşan nüfusu ile iri kıyım bir topluluk.
Gayrisafi milli hasılası da 17 trilyon Euro ve dünya ticaretinin %13,7 oranındaki bir kısmını gerçekleştiriyor.
Böyle büyük bir ekonominin en büyük ihracat müşterisi de ABD olunca işler biraz karışıyor.
Görünen o ki AB Çin’den alıyor ve ABD’ye satıyor.
Başkan Trump da neden AB ülkeleri bize daha fazla satıp daha az alıyor diye ABD aleyhine gelişen bu ticaret dengesini değiştirmek istiyor.
Euro News sitesinde birkaç gün önce yer alan bir habere göre son on yılda AB’nin ABD’ye ihracatı % 44 artış göstermiş.
2024 yılında AB’nin ABD’ye ihracatı 584 milyar Euro olmuş.
Öte yandan aynı yılda ABD’nin AB’ye ihracatı ise 357 milyar Euro’ya yaslanmış.
Tüccar kafası ile bakmaya gerek yok. Zaten rakamlar kızgınlık nedenini yansıtıyor.
Bize ne diyebilir miyiz?
Filler dalaşırken, ezilmeden arada kalmayı becerebileceksek evet…
Ancak, Türkiye’nin ihraç ettiği her 100 ABD doları tutarındaki ürünün neredeyse yarısı AB pazarlarına ihraç ediliyorsa bir durup düşünmek gerekmez mi?
AB hapşırırsa biz grip oluruz dersem fazla abartı olmaz sanırım.
Trump ve AB çatışmasını dikkatle izleyip doğru tahminlerde bulunamazsak, Türk ihracatçısı için hayat daha da zor olacaktır.