TÜSİAD Genel Kurulu’nda Başkan Orhan Turan ve YİK Başkanı Ömer Aras’ın ekonomide ve toplumda yaşanan sıkıntıların altını kırmızı kalemle çizdikleri konuşmaları epey tartışıldı. Ama asıl soru; ‘Bundan sonra ne olacak?’
Ekonomiyi bu kadar tartışmamızın nedeni nedir? İnsanlarımızın daha iyi koşullarda yaşamalarıdır. Refah için mücadele verirken, zihnimizin at koşturacağı alanın alabildiğine geniş olması gerekir. Daha iyi bir topluma, ülkeye, dünyaya ancak tüm seçeneklerin özgürce araştırıldığı ve tartışıldığı bir ortamda ulaşabiliriz. Bu nedenle gazetecilik mesleğinin de en başta gelen sosyal sorumluluğu, demokrasiyi, özgürlükleri ve insan haklarını savunmaktır.
The New York Times’ta geçen hafta, Trump ve yönetimi ile ilgili kaleme aldığı yazısında usta yazar David Brooks, “Aptallık ‘bundan sonra ne olacak’ sorusunu göz ardı etmektir” diyor. Psikolog Keith Stanovic’in rasyonelliği, insanların hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olacak kararlar alma kapasitesi olarak tanımladığını söylüyor ve ardından da ekliyor: “Aptallık size ve etrafınızdaki insanlara zarar veren eylemlerde bulunma eğilimidir. Aptallığın karşıtı zeka değil, rasyonelliktir.”
İnşallah, bu zorlu dönemde, bizim “bundan sonra ne olacak” sorusuna vereceğimiz cevap, aptallığı değil, rasyonelliği besler. Eminim durumu en iyi değerlendirecek olanlardan biri, göreve geldiği ilk gün, söze “rasyonele dönüş” diye başlayan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’tir.
Eleştiri düşünce zenginliği üretir. Bir ülkede, düşünce zenginliği ne kadar fazlaysa, sorunlara çözüm bulma ve gelişme ihtimalinin aynı ölçüde artacağına inanıyoruz. TÜSİAD’ın eleştirilerini, hamaset yapmadan, niyet okumadan, gerekçeleriyle, rasyonel zeminde tartışırsak Türkiye için kazan-kazan olur. Bu tartışmaları yürütürken, bir şeye daha dikkat etmeli. Çok değil, birkaç sene önce, bir karşılaşmamızda Türkiye’ye damga vuran siyasetçi söylemişti: “Adama değil, topa girin!”