Joe Biden, görevden ayrılmadan önce ABD için yüzde 61-66 emisyon azaltım hedefi belirlemişti. Bugün, 24 eyalet hükümetinden oluşan ABD İklim İttifakı, bu hedefi sürdürme sözü veriyor. ABD’de temiz enerji konusunda sadece Kaliforniya ön plana çıkmıyor. Teksas da son altı yılda temiz enerjiye 144 milyar dolar yatırım yapmış durumda.
Görevden ayrılmadan önce ABD için yüzde 61-66 emisyon azaltım hedefi belirleyen Joe Biden yönetimi, Donald Trump’ın iktidara gelmesiyle federal düzeyde iklim politikalarının gerileyeceğini öngörüyordu. Bu nedenle, ABD’nin Ulusal Katkı Beyanı (NDC) olarak bilinen iklim hedefleri, eyaletler ve şehirlerin inisiyatif alacağı varsayımıyla oluşturuldu.
Trump, başkanlık koltuğuna oturduğunda bu beklentiyi boşa çıkarmadı. ABD’yi Paris İklim Anlaşması’ndan çekti, küresel iklim finansmanını iptal etti ve uluslararası ortaklıkları sonlandırdı. Trump’ın hayata geçirdiği bu politikalar, ABD’nin 2035 yılına kadar sera gazı emisyonlarını yüzde 61-66 oranında azaltma taahhüdünü sekteye uğratıyor. Ancak eyaletler ve yerel yönetimler, federal hükümetin bıraktığı boşluğu doldurmaya çalışıyor.
Federal yönetim değişse bile iklim politikalarına devam
Maryland Üniversitesi Küresel Sürdürülebilirlik Merkezi Direktörü Nate Hultman, eyaletler ve şehirlerin mevcut politikalarını güçlendirmeleri halinde yüzde 54-62 oranında emisyon azaltımı gerçekleştirebileceğini öngörüyor. Aksi takdirde, ABD’nin 2005 yılına kıyasla yalnızca yüzde 33-43’lük bir azaltım sağlayabileceğini belirtiyor.
ABD İklim İttifakı’nın eş başkanları, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) Genel Sekreteri Simon Steill’e yazdıkları mektupta, eyaletlerin ve şehirlerin geniş yetkilere sahip olduğunu ve federal yönetim değişse bile iklim politikalarına devam edeceklerini vurguladılar.
Cumhuriyetçi eyaletlerde bile temiz enerji yatırımları artıyor
Trump’ın iklim politikalarına rağmen, Cumhuriyetçi eyaletlerde bile temiz enerji yatırımları hız kesmiyor. Teksas, son altı yılda temiz enerjiye 144 milyar dolar yatırım yaptı. Oxford Üniversitesi Smith School of Enterprise and the Environment araştırmasına göre, 32 Cumhuriyetçi Kongre üyesi, temiz enerji sübvansiyonlarının kaldırılmasına karşı çıkabilir. Bu durum, Trump yönetiminin enerji politikalarında beklenmedik dirençlerle karşılaşabileceğini gösteriyor.
Harvard Üniversitesi Çevre ve Enerji Hukuku Programı Direktörü Jody Freeman’a göre, rüzgâr ve güneş enerjisi gibi alanlarda ekonomik fayda sağlayan eyaletler, iklim değişikliğini doğrudan kabul etmese de yenilenebilir enerji yatırımlarına devam edecek.
Trump yönetiminin en tehlikeli hamlesi: EPA yetkilerinin sorgulanması
Trump yönetiminin Çevre Koruma Ajansı'nın (EPA) emisyonları düzenleme yetkisini sorgulaması, iklim politikalarına yönelik en kritik tehditlerden biri olarak öne çıkıyor. 2009 yılında EPA, sera gazlarının halk sağlığı için tehdit oluşturduğunu kabul etmişti. Bu karar, EPA’ya fosil yakıt tesislerinden kaynaklanan emisyonları düzenleme yetkisi tanıyordu.
Ancak Trump yönetimi, bu kararı gözden geçirme talimatı verdi ve ajansın yeni yöneticisi Lee Zeldin geçtiğimiz hafta raporunu sundu. Ancak Beyaz Saray hâlâ nihai kararı açıklamış değil.
Bu düzenleme iptal edilirse, iklim politikaları mahkemeler aracılığıyla yeniden şekillenebilir.
IRA’nın ilk yılında, temiz enerji sektörü genel istihdam artışının üç katı hızla büyüdü
Trump yönetimi, Enflasyon Düşürme Yasası (IRA) kapsamında sağlanan iklim finansmanını dondurdu. Ancak birçok Cumhuriyetçi politikacı, eyaletlerine sağlanan vergi teşviklerini korumak için sessiz bir lobi faaliyeti yürütüyor.
IRA’nın ilk yılında, temiz enerji sektörü ABD’de genel istihdam artışının üç katı hızla büyüdü ve büyük kısmı Cumhuriyetçi eyaletlerde olmak üzere 200 milyar dolardan fazla yatırım çekti.
Ayrıca, bazı eyaletler yenilenebilir enerji zorunluluklarını artırarak enerji şirketlerinin belli bir oranda temiz enerji üretmesini şart koşuyor. Kaliforniya, emisyonları sınırlandıran karbon emisyon ticareti sistemini 2030 sonrasına taşımayı planlarken, New York, Massachusetts ve Washington gibi eyaletler hızlı moda sektörünün çevresel etkilerini düzenlemek için yasalar önerdi.
ABD’deki gelişmelerden alınacak dersler
Trump’ın politikaları, ABD’yi küresel iklim mücadelesinde zayıflatırken, yerel yönetimler ve özel sektör, sürdürülebilirlik konusunda direnç göstermeye devam ediyor. Dolayısıyla yerel yönetimlerin ve özel sektörün sürdürülebilirlik konusunda atacağı adımlar, yeşil bir gelecek açısından çok önemli.
Türkiye’nin de, sanayi ve enerji sektöründe düşük karbonlu dönüşüm için yerel ve uluslararası finansman mekanizmalarını harekete geçirmesi gerekiyor.
Türkiye’nin Paris Anlaşması çerçevesindeki taahhütleri göz önüne alındığında, yerel yönetimlerin ve özel sektörün sürdürülebilirlik projelerini hızlandırması, küresel trendlerle uyum sağlaması açısından kritik önem taşıyor.