ABD seçimlerine iki haftadan az süre kala, piyasalar olası bir Trump zaferini fiyatlamaya başladı. Doların güçlenmesi, tahvil faizlerinde yükseliş, gelişmekte olan ülke paralarında değer kaybı bunun ilk işaretleri.
Devamının gelip gelmeyeceği, olası bir Trump zaferinde, Temsilciler Meclisi ve Senato’nun dağılımına ve seçim öncesi verilen bütçe harcaması ve korumacı tedbirlerin ne derece hayata geçirileceğine bağlı olarak belirlenecek.
Seçimlerden bağımsız, ABD ve Çin Tukidides tuzağına yakalanmış durumda. Yüksek teknoloji ve dış ticaret alanlarındaki kavga sadece bu iki ülke ile sınırlı değil. ABD yönetimi, Avrupa ve Asya’daki yüksek teknoloji üreticilerini Çin’e ürün satmamaya zorluyor.
Bu tablo, olası bir Trump zaferinde ABD – Çin, ABD – Avrupa ticaretine gelecek çok yüksek gümrük vergileri ile daha da bozulacak. Büyümenin yavaşladığı, dezenflasyon sürecinin kesintiye uğradığı bir döneme gireceğiz.
Bu tablo Türkiye’yi nasıl etkiler? Dış borcunun yüzde 50’ye yakını ABD doları bazında olan bir ülke doğal olarak güçlü dolar ve yükselen ABD tahvil faizlerinden olumsuz etkilenir. Fed ve ECB’nin faiz indirimleri ve Euro’nun değer kaybetmesi bu tabloyu kısmen dengeler.
Ancak asıl olumsuz etki, ABD ile Avrupa arasındaki bir dış ticaret savaşında, büyüme kanalında görülür. İktisatçılar olası bir ticaret savaşının ABD büyümesini 0,5yp, Avrupa büyümesini 1,0yp aşağı çekmesini bekliyor. İhracat sepeti genelde döngüsel mallardan oluşan Türkiye’nin dışa dönük dengelenme hedefi bu senaryoda ciddi anlamda zarar görür.
Türkiye varlık fiyatlamalarında ABD seçimlerinin fiyatlaması şimdilik Eurobond piyasası ile sınırlı kaldı. ABD tahvil faizlerindeki yükseliş kısmen Türkiye tahvillerine yansıdı. Türk lirası tahvil faizleri de bu dönemde sınırlı yükseldi. CDS tarafında önemli bir negatif etki görmedik.
Kur cephesinde ise dünyadan pozitif ayrışmaya devam ediyoruz. Ekim ayında gelişmekte olan ülke paraları dolara karşı yüzde 2- yüzde 4 bandında değer kaybederken, liranın kaybı yüzde 0,5 ile sınırlı kaldı. Merkez Bankası’nın faiz indirimine başlangıç tarihinin 2025 ilk çeyreğine ötelenmesi pozitif ayrışmamızın arkasındaki temel gerekçe.