Bugün yakından izlenecek konu Merkez Bankası’nın açıklayacağı Enflasyon Raporu olacak. Bu raporla, Merkez Bankası’nın 2025 yılı sonu için öngördüğü enflasyon oranını, izlenmesi beklenen para politikasını ve ekonomiye ilişkin genel beklentilerini öğrenmiş olacağız.
Bu yazıyı henüz Enflasyon Raporu açıklanmadan yazdım. Ancak bu zamana kadar izlenen politikalar ile gerçekleşen ekonomik veriler, bugün açıklanacak politika seti için de ışık tutuyor.
Öncelikle Merkez Bankası’nın 2024 yılı kasım ayından bu yana, Aylık Fiyat Gelişmeleri Raporlarındaki değerlendirmelerinin ve aldığı Para Politikası Kurulu kararlarının, enflasyonla mücadele açısından “güvercin” bir tona döndüğünü değerlendiriyorum. Merkez Bankası, dezenflasyon sürecine ilişkin gerekli sıkılığın sağlandığına ve enflasyondaki yükselmenin geçici olduğuna yönelik çeşitli açıklamalar yaptı. Bu açıklamaların yanı sıra aralık ve ocak aylarında yapmış olduğu faiz indirimleri de yine güvercin görünümü destekledi.
Ancak bu yıl ocak ayında %5 civarında gerçekleşen aylık enflasyon ile Merkez Bankası’nın aslında hiç de rahat bir enflasyon görünümüne sahip olmadığını görmüş olduk. Ayrıca ulaştırma ve sağlık fiyatlarına yapılan düzenlemelerin ocak ayı içerisinde gerçekleşmiş olması, bu sektörlerdeki fiyat artışlarının şubat ayına da sarkacağını gösteriyor. Bunların yanı sıra sektörler arası geçişkenlikle beraber bir sektördeki fiyat artışının diğerlerini de etkileyeceğini unutmamak gerekir. Merkez Bankası da benzer bir görüşe sahip olduğu için ocak ayı enflasyon verisinin açıklandığı günün akşamında yeni makro ihtiyati kararlar alarak zorunlu karşılık oranlarıyla finansal koşulları sıkılaştırma kararı aldı.
Bu gerçekleşmeler ışığında, 2025 yılında nasıl bir para politikası bekliyorum?
Faiz oranlarıyla finansal koşulları destekleyen bir sürece giriliyorsa da Merkez Bankası’nın makro ihtiyati politikalarla (zorunlu karşılık oranları, kredi büyüme sınırları ve sektörel limitler gibi) finansal koşulları sıkı tutmaya devam edeceğini düşünüyorum. Ancak bu politika seti para politikasının ana aracı olan faiz oranının yerine geçemez, sadece ve sadece mevcut para politikasını destekleyici olabilir. Bu yüzden sektörel fiyatlama davranışlarının önemli ölçüde ayrıştığı, fiyatlama beklentilerinin çapalanmadığı bir ortamda en önemli politika aracı faiz oranıdır. Böyle bir durumda da gerçekleşen enflasyonun 1-2 puan üzerinde reel faizin gerekli sıkılığı sağlayamayacağını değerlendiriyorum.
Ayrıca enflasyon düşürmek için sıkı para politikası tek başına yeterli koşulları sağlamıyor. Maliye politikaları, idari kararlar, enflasyonu aşağı çekecek yapısal politikalar olmadıkça, enflasyonun Merkez Bankası’nın yıl sonu için hedeflediği %21 oranına ya da enflasyon hedefli olan %5 oranına inmesi pek de mümkün görünmüyor.