WEF’in (Dünya Ekonomik Forumu) en son Küresel Riskler Raporu’na göre, hızla 3°C artış yaşayan bir dünyaya doğru ilerliyoruz. Rapor, önümüzdeki 10 yıl içerisinde gezegenimizde büyük ve ivmelenen iklim dönüşümleri yaşanacağını öngörüyor. Uluslar ve toplumlar iklim değişikliğinin ve sıcaklık artışının etkilerini görmeye başladılar, ancak iklim değişikliğinin etkilerine karşı birçok ekonomi hazırlıksız. Uzmanlar bu krizi önlemenin en iyi yolunun küresel çapta yeşil dönüşümü benimsemek olduğu konusunda görüş birliğine sahipler. Genç iş dünyasının entelektüel ve sosyal sermayesini bir araya getirerek Türkiye’nin ekonomik ve sosyal gelişimine katkı sağlayan, gönüllü bir sivil toplum kurulusu olarak 1986 yılında kurulan Genç Yönetici ve İş İnsanları Derneği, GYİAD, yeşil dönüşüme odaklanarak, önemli çalışmalara imza atıyor. Daha iyi bir gelecek için ekonomi, sürdürülebilirlik, teknoloji, girişimcilik, akademi ve istihdam gibi konulara odaklanarak çeşitli sosyal sorumluluk projelerini hayata geçiren GYİAD’ın Başkanı Mustafa Özer derneğin sürdürülebilirlik yaklaşımı hakkındaki sorularımızı yanıtladı.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İŞ DÜNYASINI ŞEKİLLENDİRMEYE DEVAM EDİYOR
İş dünyasının liderleri sürdürülebilirlik konusuna nasıl yaklaşıyor?
İş dünyasının liderleri, kaynakların verimli kullanımı, döngüsel ekonomi ve karbon nötr hedefl erine ulaşmanın rekabet avantajı sağladığını belirtiyor. Sürdürülebilirlik artık yalnızca bir çevre politikası değil, iş dünyasının uzun vadeli başarısı için vazgeçilmez bir unsur halinde. Küresel çapta şirketler, ekonomik büyümenin yalnızca finansal performansla değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal etkileriyle de ölçülmesi gerektiğini kabul ediyor. Dünya Ekonomik Forumunda yapılan son tartışmalarda vurgulandığı gibi, sürdürülebilir iş modellerini benimsemeyen şirketler, gelecekte hem yatırımcılar hem de tüketiciler tarafından tercih edilmeyecek.
GYİAD’ın sürdürülebilirlik vizyonunu nasıl tanımlarsınız?
Bir zamanlar yalnızca çevresel duyarlılıkla sınırlı görülen sürdürülebilirlik kavramı, bugün ekonomik sürdürülebilirlik, toplumsal denge ve yönetişim ilkeleriyle birlikte ele alınması gereken bütüncül bir yapı oluşturuyor. GYİ- AD olarak biz de bu dönüşümde etkin bir şekilde yer alarak, genç iş insanlarına rehberlik etmeyi, sürdürülebilir büyüme anlayışını benimsemelerine yardımcı olmayı ve onları geleceğin iş dünyasına hazırlamayı temel bir sorumluluk olarak görüyoruz.
Avrupa Birliği 2030 yılında sera gazı emisyonlarını en az yüzde 55 azaltmayı hedefliyor. Bu taahhüt iş dünyasını nasıl etkileyecek?
Geçtiğimiz sene, sınırda karbon düzenleme yasasının da yürürlüğe geçmesiyle AB kendini tamamıyla sürdürülebilir ticaret ve iş yapmaya adadı. En büyük ticari ortaklarımızdan biri olan AB’nin gelecek vizyonu çok net. Sürdürülebilirliğe önem veren üreticilerle ve iş dünyasıyla ortaklık kurmak, sürdürülebilir ürün ve hizmet sağlamak istiyor. Yeni standartlara uymayan kurumlar talep düşüşünün yanı sıra ek ücretlere tabi tutulacak ve pazardan çekilmek durumunda kalacak.
Sürdürülebilirlik çalışmalarınız nasıl ilerliyor?
Sürdürülebilirlik Çalışma Grubumuz tarafından yürütülen Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması eğitimleri düzenliyoruz. Bu eğitimlerle üyelerimizi ve iş dünyasını karbon ayak izi yönetimi konusunda bilinçlendirerek, sürdürülebilir üretim süreçlerine uyumlarını kolaylaştırıyor ve yeşil dönüşüm sürecinde gerekli adımları atmalarına katkı sağlıyoruz. Karbon yönetiminin ve çevresel sorumlulukların iş dünyasının geleceği için taşıdığı önemi vurgularken, şirketlerin bu dönüşüme aktif şekilde katılımını teşvik ediyoruz. Artık sürdürülebilirlik, yalnızca büyük ölçekli şirketlerin değil, KOBİ’lerden girişimcilere kadar tüm iş dünyasının gündeminde olması gereken bir konu. Bu dönüşüme sadece çevresel uyumluluk için değil, aynı zamanda rekabet avantajı elde etmek ve uzun vadede iş sürekliliğini sağlamak için de ayak uydurmak gerekiyor.
Dünyanın en büyük kurumsal sürdürülebilirlik inisiyatifi olan UN Global Compact’in Türkiye üyesiyiz Bu adım insan hakları, çalışma standartları, çevre koruma ve yolsuzlukla mücadele gibi evrensel ilkelere olan bağlılığımızı daha da güçlendiriyor. Sürdürülebilir bir gelecek için iş dünyasında aktif bir rol üstlenme hedefimizi pekiştiriyor.
Farkındalık çalışmalarınızda nelere ağırlık veriyorsunuz?
Ülkemizdeki orman yangınları konusunda toplumsal farkındalığı artırmak adına “Ormanlar Geleceğimizdir, Geleceğin Sahibi de Sensin” mottosuyla “Göz Açıp Kapayıncaya Kadar” isimli bir projeyi hayata geçirdik. Sanal gerçeklik teknolojisi kullanılarak üretilmiş orman yangınları filmini VR cihazlara yükleyerek, kamusal alanlarda ve üniversitelerde orman yangınları hakkında farkındalık artırmaya yönelik etkinlikler yaptık.
Eğitimlerinizde kimleri hedeflediniz?
GYİAD Akıllı Tarım Teknolojileri Online Eğitim Serisi Projesiyle 500 çiftçiye ücretsiz olarak eğitim verdik.
Çiftçilere, tarım ve gıda sektöründe faaliyet gösteren iş insanlarına yönelik olarak hayata geçirdiğimiz eğitim projesi kapsamında tarım teknolojileri, uydu bitki sağlığı takibi, dijital toprak analizi, sensörler, hastalık ve zararlı erken önlem dijital sistemleri gibi konularda farklı sektörlerle iş birlikleri yapmaya devam edeceğiz. Mevcut ve gelecek nesillerin yaşam kalitesini korumak ve geliştirmek için her alanda sürdürülebilirlik konusunun önemini vurgulamak ve farkındalık yaratmak için çalışacağız.
Türkiye’de iş dünyası yeşil dönüşüm için neler yapmalı?
GYİAD Başkanı Mustafa Özer “AB ile ihracat payımız yüzde 50 düzeyindeyken, Avrupa’daki yeşil dönüşümün getirdiği yeniliklere ayak uydurmamızın kritik bir önemi var” diyerek şu önerilerde bulunuyor;
1- İş dünyamızın geleceğini kurgularken de yeşil dönüşüm inisiyatifl erini farklı açılardan desteklemenin yeni yollarını keşfetmeye kendimizi adamalıyız. Yeşil dönüşüm alanında karşımıza çıkan fırsatları doğru değerlendirmemiz ve uygun hamleleri yapmamız çok önemli.
2- Yeşil dönüşüme hitap edecek şekilde vergi ve finansal teşviklerde bir artış gerçekleşmeli. Sürdürülebilirlik çalışmalarını teşviklerle kuvvetlendirmemiz, iş dünyasının yeşil dönüşümünü sahiplenmesi için önemli bir adım olacaktır.
3- Yeşil dönüşümde verim sağlamak için başarı kazanmış uygulamaları paylaşmak, nitelikli iş birlikleri kurmaya başlamamız gerekiyor. Güçlü bir ağ sayesinde farklı durumlarda hangi uygulamaların verim sağladığı, kolayca hayata geçirebildiği hakkında kolektif bir bilinç geliştirebiliriz.
4- İşletmelerimizin arasındaki iş birliğini artırmak ve işletmelerimizin yeşil dönüşümü sahiplenen sağlıklı bir döngü içerisinde büyüyüp küresel rekabete açılmasını desteklemek için çalışmalıyız.
5- Bunları yaparken de en önemlisi, yeni dünyaya daha kolay ayak uydurabilen ve tutkulu bir şekilde geleceğin sorunlarına çözüm arayan genç iş insanlarımızın sesini de duymamızdır. İş dünyasının yerleşik liderleri ve çalışanları olarak kazandığımız deneyim havuzunu genç iş insanlarının sürdürülebilirlik konularındaki hayallerini gerçeğe dönüştürmek için nasıl kullanacağımızı düşünmemiz gerekiyor.