CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Marmara Kapalı Cezaevi’nde CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ile Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan’ı ziyaret etti.
Yaklaşık 3 saat süren görüşmelerin ardından Özel, cezaevi önünde gazetecilere açıklama yaptı.
Tutuklu isimlerin, davalarının televizyondan yayınlanmasını istediklerini dile getirdiklerini belirten Özel, şunları söyledi:
"Gizli tanık dışında bir tane paraya, pula, rüşvete ilişkin belge yok. Adı belli olmayan; ‘Meşe’, ‘Çınar’, ‘Ladin’ denen gizli tanıkların iftiraları var. MASAK raporundaki şüpheli görülen her işlemin açıklamasına ikna olmuş, buna bir şey söyleyemeyen iddia makamı var. Yargılamanın mutlaka milletin önünde olmasını istiyorlar. Ekrem Başkan’ın Çağlayan’daki mahkemesi geçmişte Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davalarının simge salonuna alındı. Anlamlıdır, önemlidir. FETÖ’cülerin kurduğu kumpasları bugün Zekeriya Öz değil, Zekeriya Öz’ün bugünkü güncel hali kurmaktadır. O gün Zekeriya Öz’ü sahiplenen, ‘Davanın savcısı benim’ diyen Erdoğan bugünkü savcıya sahip çıkmaktadır. Onu o görevlendirmiştir. Kumpas davası, kumpasın mekanında görülür. Biz buna karşı bu sembolik, tarihi hatırlatmayı önemsiyoruz. Yarın o salonda İstanbul’dan il başkanımız, yönetimi, ilçe başkanlarımız, belediye başkanlarımız, Trakya’daki tüm seçilmiş arkadaşlarımız Ekrem Başkan’ın yanında olacaklar. Ekrem Başkan bir başka davada, İstanbul’da olması gereken, buraya taşıdıkları davada yarın hakim karşısında olacak.
“Gazetecileri yıldırma amacıyla gözaltına aldılar”
Ben bugün buradan hızla Ankara’ya gideceğim. Çünkü akşamüstü Ankara’da Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin ödül töreni var. Ödül vereceğim. Vereceğim ödülü kazanan kişi Timur Soykan’dır. Timur Soykan, ‘skandal düğün’ haberiyle ödül aldı ama o Timur Soykan bugün saat 11.00’de randevulaşıp gideceği, bir ifade vereceği soruşturma için sabahın köründe evinden onlarca polisle alındı. Onlarca polisle alınan Timur Soykan’ın Youtube’da Onlar TV kanalında yayınlanan programlarını milyonlar izliyor ama Murat Ağırel ile birlikte sözde şantaj, tehdit suçlamalarıyla bir kez daha sabah erkenden yıldırma amacıyla kendileri alındılar. Ben değerli eşleri ile görüştüm, dayanışma duygularımızı ilettim. Süreci en yakından arkadaşlarımız, hukukçu arkadaşlarım ile milletvekillerimiz takip ediyorlar. Bunu da ifade etmek isterim.
“Yozgat’ta çiftçilere verilen cezanın yarısını Ekrem Başkan ödeyecek”
Bugün Ekrem Başkan’la yaptığımız görüşmeyle ilgili kısaca bilgi verecek olursam görüşmede aramızda bir uyuşmazlık çıktı. Bunu ‘son dakika’ verebilirsiniz. Sonra kardeşlik hukuku içinde hallettik. Ekrem Başkan dün tam avukatları kanalıyla Yozgat’taki traktörlere kesilen cezaları kendisinin üstleneceğini ilan edecekken benim üstlendiğimi öğrenmiş. Dedi ki, ‘Benden erken davrandın, bu iş olmaz’. Dedim nasıl olacak. Ben de açıkladım. ‘O zaman bütün sorunları nasıl çözüyorsak’ dedi, ‘Bunu da kardeş payı yapalım’. Yozgat’taki traktörlere kesilen cezaları ödeme meselesini kardeş payı, kardeşlik hukuku içinde halletmiş bulunuyoruz. Yarısını Ekrem Başkan ödeyecek, yarısını ben ödeyeceğim.
“Ofis milletin hizmetinde olacak”
Cumhurbaşkanlığı Kampanya Ofisi’ni pazar günü duyurmuştum. Bugün üzerinde çalıştık. Malum CHP’nin Parti Meclisi oluştu. Geçmişte bir gölge kabinemiz vardı ve biz bunu cumhurbaşkanı adayımız belli olduktan sonra gölge kabine yeni, doğru tarif edilmiş, güçlü formatıyla cumhurbaşkanı adayımızla birlikte çalışacaktı. Gölge kabinemizde Parti Meclisi’nden arkadaşlarımız, milletvekili grubundan arkadaşlarımız, dışarıdan çok güçlü isimler olacaktı. Üzerinde çalıştık, birlikte Cumhurbaşkanlığı Kampanya Ofisi’nin yeni yönetim şemasını oluşturuyoruz. Adayımız içeride de olsa ofisimiz dışarıda, milletin hizmetinde olacak. Sorunları gören, nasıl çözüleceğini tarif eden, kimlerle çözeceğini tarif eden çok güçlü bir Cumhurbaşkanlığı Kampanya ve İletişim Ofisi’nin hazırlıkları konusunda önemli mesafe aldığımızı ve önümüzdeki günlerde bunu hayata geçireceğimizi, ilan edeceğimizi ifade etmek istiyorum.
“Eli baltalı kimse yoktu”
Bir gün bile yatarı olmayan bir suçtan; yani gelmiş, mitingi izlemiş, ‘Yürüyemezsin’ demişler yürümüş, ‘Gelmemelisin’ demişler, gelmiş. Maalesef Milli Eğitim Bakanı büyük bir iftira atıyor, ‘Eli baltalılar’ diyor. Yani bu kadar büyük iftiracılık, bu kadar çocuklara gencecik çocuklara hakaretle iftira olmaz. Herkes biliyor ki örneğin bu çocuklardan, bu gençlerden 55 tanesi ‘Salıveriliyorsunuz’ denilip bir telefonla tutuklandı. Birçoğuna ev hapsi veriliyordu, bir gelen telefonla tutuklandı. Hakimin karşısında bir tek soruya cevap verdiler. İsmi okundu, tutuklandı. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu’na muhalefetten daha önce cezası olmayan kişinin bir gün yatarı yok. Burada tutuldukları her gün işkencedir, ailelerine ve kendilerine boşu boşuna ıstıraptır. Gördükleri kötü muamele, ters kelepçe ve susuz bırakma, aç bırakma geçmişte, buraya gelene kadar hepsi yıldırmak içindir. Ne aileleri yılmıştır ne çocuklar yılmıştır ama yapılan büyük haksızlıktır. O yüzden dün 100 binlerin bağırdığı gibi buradan bir kez daha gençlere özgürlük istiyoruz. Sınavlarına girmelerini talep ediyoruz. Bu konuda milletvekillerimizden oluşan bir heyet de ilgili görüşmeleri yapmak üzere bir kez daha inisiyatif alacaklar. Bu konuyu artık bir gün bile yatarı olmayan ve asla eline bir taş almamış, bir sopa almamış, ne baltası ya? Yalancı adam, utanmaz adam, ne baltası? Sadece gösterilere katılmış ve evine gitmiş kişileri yüz tarama sistemiyle evlerden topluyorlar. Sonra da ‘Onlar eli baltalı’. Eli baltalı kimse yoktu. Öğrencilerden bir tanesinin elinde bırak baltayı, çubuk yoktu. Hepimiz bunları biliyoruz. Yıldırmak için yapılan işler bunlar.
“Kanunsuz emirler verildi”
Bugün Türk Polis Teşkilatının kuruluşunun 180’inci yılı. Bizim polisimiz, bu milletin evlatları, vicdanlı evlatlara sonuçta bunlar devletin polisi, cuntanın polisi değil. Kanunsuz emirler verildi, bunu ifade ettik daha önce de. Mutlaka ve mutlaka bunun için yazılı isteyin. Yazılı emir verenler ise hesabını verecekler. Yoksa onlar kenara çekilecekler, suçu polisin üzerine atacaklar. Ben bir kez daha hem gençlerimizi kucaklıyorum hem kanunsuz emirlere muhatap olan, kendisine bir gün bile, bir saat bile fazla mesai verilmeyen, kaskını yastık yapıp yatan, aç bırakılan, kuru kumanyalarla zor günler yaşayan polisimize diyorum ki, biz bu iktidarı değiştireceğiz, bir daha sizi milletin evlatları ile karşı karşıya dikmeyeceğiz. Ne emeğinizi sömüreceğiz ne size suç işleteceğiz. Size suç işleten, kanunsuz emir veren ve size eziyet eden bunlardan sizi kurtarmak da bu milletin evlatlarının birinci görevidir.
“Bu sorunu Kürtlerin güvendiği biz çözeriz”
Bugün önemli, kamuoyunun büyük önem atfettiği bir görüşme yapılacak. CHP’nin Kürt meselesindeki duruşu yıllardır çok nettir, çok bellidir, çok tutarlıdır. Biz bir kere Kürt meselesi diye bir meselenin var olduğuna inanıyoruz. Niye? Kürtler ‘Sorunum var’ diyorsa vardır. Çözmek hepimize düşer. Bu, ‘Yoktur’ deyip de görmezden gelinmez. ‘Terörsüz Türkiye’ diyorlar. Biz terörü de kınıyoruz, terörsüz Türkiye’yi de destekliyoruz. Terörsüz Türkiye demokratik açılımlarla mümkündür. Bunlar için doğru zemin Meclis’tir. Bu sorunun çözümü için Meclis zemininde şeffaf, kimseyi dışlamayan, başta şehit aileleri ve gazilerimizin duygularını yok saymayan, onların da fikirlerini alan, tüm mağdurları kapsayan bir süreç için mecliste olmayı çok önemsiyoruz. Büyük bir çelişki yaşıyoruz. Şimdi arkamdaki cezaevinde biri yatıyor, onu içeri kimin attırdığını da herkes biliyor. Soru şu, batıdaki Kürtlere, batıda seçim kazanamayacakları halde DEM Partisi’nin, batıdaki Kürtlere belediye meclislerinde görev teklif etmek suretiyle onlara şehrin yönetiminde söz sahibi kılmak suçu; bunu terör suçu kabul ediyor, Ekrem Başkan’ı bununla suçluyor. Bununla suçlanan birisi içeride yatıyor, ‘Kürtler belediye meclis üyesi olursa bu terör faaliyetidir’ diyen birisi, onu içeri attıran birisi de bugünkü güya Kürt meselesinin, ona ‘Kürt meselesi de yok’ diyor artık ve terörsüz Türkiye yaratacakmış. Terörsüz Türkiye’yi de Kürt meselesinde kökten çözmeyi de bütün Kürtlere eşit vatandaş yapmayı, bu devleti onlara ait hissettirmeyi de başaracak anlayış buradadır. Bu anlayışın cumhurbaşkanı adayı şimdi içerde. Bu sorunu Kürtlerin güvendiği biz çözeriz. Bu sorunu, Kürtleri ikinci sınıf vatandaş gören, belediye meclislerine bile layık görmeyen ve Kürtleri, ‘Kürt eşittir sorun’, ‘Kürt eşittir terör’ diye gören anlayış çözemez ancak biz Meclis zemininde atılacak her türlü şeffaf, barışçıl çözüme yönelik adımı da desteklemeye hazırız. Meclis’i yok sayıp da Kürtleri yok sayıp da sorunu yok sayıp da ipe un serip de buyurganlıkla laf edenlerin bu sorunu çözmede samimi olmadıklarını, bir kez daha başarısızlığa da hiçbirimizin tahammülü olmadığını ifade etmek isterim.”
“Kuvvetli bir temsille Ekrem Başkan’ın yanında olacağız”
Özel, İmamoğlu hakkında yarın Silivri’de yapılacak duruşmaya ilişkin olarak, "İstanbul örgütümüz ve Trakya örgütlerimiz burada olacak. Biz Ekrem Başkan’la bugün uzun değerlendirmelerimizi yaptık. Yarınki Çağlayan Adliyesi’ndeki Akın Gürlek’in meselesiyle ilgili bir ifade kısmıdır. Bu süreçle ilgili bir mahkeme değildir. Ben yarın kendi programım dahilinde Ankara’da olacağım ancak genel başkan yardımcılarımız, milletvekillerimiz çok kuvvetli bir temsille Ekrem Başkanımızın buradaki ifadesi sırasında yanında olacaklar." ifadelerini kullandı.
(ANKA)