Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS), gıda alanında bilgi kirliliğini önlemek için hamle başlattı. TÜGİS Bilim Kurulu, gerçekleştireceği çalışmalarla, gıda sektörüne yönelik ‘haksız’ iddialara bilimsel açıklamalarla cevap verecek.
Geçtiğimiz günlerde EKONOMİ gazetesini ziyaret eden TÜGİS Başkanı Kaan Sidar, gıda sanayisinde yaşanan güncel sorunları gündeme getirirken, TÜGİS’in bu sorunların çözümüne yönelik çalışmalarını aktardı. Sektörün önündeki en büyük sorunlardan birinin bilgi kirliliği olduğunu ve firmaların haksız saldırılara maruz kaldığını dile getiren Sidar, bu sıkıntıların önüne geçmek için geçtiğimiz aylarda TÜGİS bünyesinde bir Bilim Kurulu oluşturulduğunu ifade etti. Sidar, “Bilgi kirliliği firmaları çok kötü etkiliyor. Gıda sanayii sürekli saldırı altında. Özellikle sosyal medyada çok fazla yanlış bilgi dolaşıyor” dedi.
“Rekabet için maksatlı yapılan saldırılar var”
Piyasada belli bir kitlenin bilgi kirliliğinden, bazı kesimlerin ise maksatlı olarak çeşitli gıda ürünlerine karşı olumsuz kampanya yürüttüğünü ifade eden Sidar, “Özellikle ambalajlı gıdalara yönelik saldırılar var. Vegan ya da vejetaryen olan bazı kişilerin tepkilerini daha anlaşılır buluyoruz. Bu kişileri Bilim Kurulu’muzun ikna edeceğine inanıyoruz. Ancak bir kesim de var ki, gıda sektöründe yer alan ve rekabet nedeniyle rakibinin ürününü kötülemeye yönelik olarak birtakım maksatlı karalama kampanyaları yürütüyor. Bir de dedikodu kültüründen beslenen bilgi kirliliği üzerinden yürüyen bir kesim var. Mesela GDO konusunda o kadar şehir efsaneleri var ki hangi birini düzeltelim? Hukuki olarak mücadele ediyoruz. Fakat siz hukuk savaşını kazanana kadar o bilgi kirliliği almış yürümüş oluyor” diye konuştu.
TÜGİS Bilim Kurulu’nun odağında bu bilgi kirliliğinin önüne geçmek olduğunu ifade eden Sidar, “Aslında bu konuda münferit çabalar vardı. Ancak organize olmadığı için istenilen sonuçlar alınamıyordu. Bilim Kurulu’nun bu konuda önemli sonuçlar alacağına inanıyoruz” dedi.
Dr. İrfan Demiryol’un Koordinatörlüğünde çalışmalar yürütmeye başlayan TÜGİS Bilim Kurulu’nda; Prof. Dr. Nevzat Artık, Dr. Mehmet Çetin Duruk, Prof. Dr. Ali Esat Karakaya ve Prof. Dr. Beraat Özçelik diğer üyeler olarak yer alıyor. TÜGİS üyelerine gıda teknolojileri ile ilgili destek verecek olan Bilim Kurulu, ilgili oldukları alanlarda uzman görüşü sunacak, gıda sektörü ile ilgili bilimsel çalışmaların yorumlanmasıyla ilgili görüş bildirecek, eğitim programlarına katkıda bulunacak, gıda teknolojileri ve gıda güvenliği ile ilgili konularda kamuoyunu aydınlatıcı bilgi verecek.
“Ambalaj küçültme tüketiciyi koruyan bir adım”
Kaan Sidar, ekonomideki gelişmelerin gıda piyasasına etkilerine yönelik de değerlendirmelerde bulundu. Gıda sektörünün ekonomide yaşanan durgunluktan ve yüksek enflasyondan görece daha az etkilendiğini ifade eden Sidar, “Gıda ötelenemeyecek bir ihtiyaç. İnsanlar hayatta kalmak için bazı ihtiyaçlarını karşılamak zorunda. Ancak tabii ki, lüks segment ürünlerde talep yavaşlamasını daha belirgin şekilde görüyoruz” dedi. Pandemi ve ardından Rusya-Ukrayna savaşıyla taşımacılık maliyetlerindeki artışın gıda fiyatlarına yansıdığını, ayrıca artan işçilik maliyetlerinin de bunu artırdığını belirten Sidar, bazı üreticilerin yüksek fiyat artışlarını önlemek için ambalaj küçültme yoluna gittiğini söyledi. Sidar, “Aslında ambalajları küçültmek tüketiciyi koruyan, yüksek enflasyona paralel düşen alım gücü karşısında onların ürünlere daha kolay ulaşabilmesini sağlayan bir adım” açıklamasını yaptı. Öte yandan sektörde fiyatlar konusunda fırsatçılık yapanların da olduğuna dikkat çeken Sidar, “Özellikle bazı catering şirketlerinde, belli bölgelerdeki restoranlarda spekülatif fiyat artışları görüyoruz. Buralarda fiyatlar uçmuş vaziyette” şeklinde konuştu.
“EYT ve ücret artışları büyük sorun yaratmadı”
Asgari ücret artışı ve ETY düzenlemesinin gıda sektörüne etkilerini değerlendiren Sidar, şunları kaydetti: “Elbette bu derece kısa aralıkla yapılmasına alışık olmadığımız asgari ücret artışları ve buna ek olarak yapılan EYT düzenlemesi, firmalara önemli bir ek maliyet getirdi. Ama işveren ve çalışan arasında genellikle bir orta yol bulundu. Mesela çalışmaya devam eden ETY’lilerin alacakları zamana yayıldı ya da ötelendi. Sonuç olarak zorlu süreçler olsa da işleri durduracak ya da önemli bir kayıp yaratacak sonuçlar doğurmadı.”
TÜGİS üyeleri sektörün %70’ini temsil ediyor
Yarım asrı aşan geçmişiyle Türkiye’nin ilk işveren sendikalarından olan TÜGİS, aynı zamanda Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) kurucu üyesi. Üyeleri arasında Türkiye’nin önde gelen gıda üreticileri yer alıyor. Sayıları 60’a yaklaşan bu üyeler gıda sektörünün yüzde 70’ine yakını temsil ediyor. Bu üyelerin yaklaşık 35 bine yakın çalışanı bulunuyor. Temmuz ayı verilerine göre, gıda sanayisinde 679 bin kişiye yakın sendikalı üye bulunuyor. Perakendeciler, fırın, pastane, lokanta ve restoranlar gıda sanayii işkoluna girmiyor. TUGİS Başkanı Kaan Sidar, sendikanın Türk gıda sanayisinin gelişmesi ve uluslararası pazarlardaki rekabet gücünün artırılması adına öncü çalışmalara imza attığına dikkat çekerek, “TÜGİS, faaliyetlerine başladığı 1961 yılından bu yana sosyal diyaloğa, çalışma barışına ve gıda sanayisinin gelişimine kesintisiz katkıda bulunan yenilikçi bir sivil toplum örgütü” diye konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Artık: Gıda güvenliğinde ambalaj vazgeçilmezdir
TÜGİS Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Nevzat Artık, gıda güvenliğinde ambalajın önemine dikkat çekerken bu konudaki yanlış bilgilere de açıklık getirdi. Ambalajın sürdürülebilir gıda tüketimindeki rolünü aktaran Artık, “Bir bebek nasıl kundak ile dış etkilere karşı korunuyorsa, gıdanın da muhafaza tekniği açısından ambalajlı olması gıda güvenliği için en vazgeçilmez kriterdir” dedi. Ambalajın; içine konulan gıda ve ürünü koruyan, en temiz ve en güvenilir koşullarda tüketiciye ulaşmasını sağlayan, taşınmasını ve depolanmasını kolaylaştıran bir malzeme olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Artık, “En yalın haliyle; içine konulan ürünün pazarlama işlemlerini kolaylaştıran, tüketiciye içindeki mal hakkında bilgi veren, metal, kağıt, karton, cam, teneke, plastik ve tahtadan yapılan sargı ve kaplamalara ambalaj diyoruz. Buna göre gıdaların ambalajlanması ise tehlike oluşturan çeşitli faktörlerin elimine edildiği, dolayısıyla gıdaların tüketicinin sofrasına kadar tüm özellikleri bozulmadan ulaşmasını sağlayan önemli ve vazgeçilmez bir uygulamadır” diye konuştu.
Gıdaların çeşitli standartlar çerçevesinde ambalajlandığına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Artık, Uzakdoğu’dan sipariş edilen mutfak malzemelerinin ve üreticisi bilinmeyen ürünlerin tercih edilmemesinde, edilecekse de neden üretildiğinin araştırılmasında fayda olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Nevzat Artık ayrıca, ambalajsız gıdayla beslenmenin doğru olmadığını dile getirerek, “Gıda işleme ve ardından ambalajlamayla gıdanın doğallığı bozulmaz. Ambalajlı gıdalar, gıdanın az bulunduğu zamandan bulunmadığı zamana kadar gıdayı muhafaza ederek sunar. Doğal ve ambalajsız gıda beslenmesi gibi bir tanım doğru değil. Bu, gıda konusunda yeterli ve doğru bilgi sahibi olunmadığı durumlarda gündeme geliyor. Tarım, gıda ve beslenme; her biri önemli bir bilim dalı olup bilimsel verilere dayanmalı. Sadece doğal ve ambalajsız gıda ile beslenmeyi savunanların fikirlerinin gerçek hayatta net bir karşılığı bulunmuyor” açıklamasını yaptı.