MEHMET KAYA
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nda (TEPAV) düzenlenen “Çin’in 21. Yüzyılın Zorlukları Karşısında İşbirliği ve Kalkınma Perspektifi” başlıklı toplantıda, başta Çin ve Avrupa arasında erişim için geliştirilen Kuşak ve Yol Projesi’nin demiryolları ve karayollarının ağırlıkta olduğu ve bu ulaşım modlarıyla entegre olmuş projelerin öne çıkacağı kaydedildi. Kuşak ve Yol Hong Kong Merkezi ile GX Vakfı Başkanı CY LEUNG, Batı ve Çin arasındaki ekonomik savaşa yönelik bir soru üzerine, bazı ülkelerin ekonomiyi silah olarak kullanmak istediklerini ancak Çin’in böyle bir yaklaşım içinde olmadığını belirtti.
TEPAV Dış Politika Programı Direktörü Gülru Gezer’in moderatörlüğünde yapılan toplantıya, Kuşak ve Yol Hong Kong Merkezi ve GX Vakfı Başkanı CY LEUNG, Hong Kong Yürütme Konseyi Sivil Üyesi KO Wing-Man, One Country Two Systems Araştırma Enstitüsü İcra Direktörü CHEUNG Chi-Kong katıldı. Kuşak ve Yol Hong Kong Merkezi ile GX Vakfı Başkanı CY LEUNG, çeşitli uluslararası seyahatlerinde İstanbul bağlantılı uçuşları nedeniyle İstanbul ve Türkiye’nin merkezi-hub niteliğine şahit olduklarını kaydetti. Bu özelliğin Türkiye’nin çok önemli bir bağlantı- aktarım merkezi haline gelme potansiyeli barındırdığını vurgulayan CY LEUNG, bunun planlı yatırımlarla desteklenmesi gerektiğini, genel olarak baktığında da Türkiye’nin Kuşak ve Yol Projesi’nde stratejik bir konumu bulunduğunu söyledi. Çin’in dünya ekonomisine yönelik girişimlerinde, gelişmekte olan ülkelere yatırımın önemli pay aldığını, yine dünya ekonomisine yönelik perspektifl erinde Kuşak ve Yol Projesi’nin önemli bir yer tuttuğunu kaydetti. Sadece bağlantılılık (connectivity) değil, bu unsuru destekleyecek geniş bir perspektifte Kuşak ve Yol projesinin geçtiği gelişmekte olan ülkelere ciddi yatırım ve yardımlar yaptıklarını belirten CY LEUNG, bu yatırımların insani ve ekonomik gelişime yönelik bir anlayışla seçildiğini anlattı.
Kuşak ve Yol Projesi’nde demiryolları ağırlıklı bir yapı var
Two Systems Araştırma Enstitüsü İcra Direktörü CHEUNG Chi-Kon da Türkiye ve Çin’in ekonomik ilişkilerinde gelecek ve her iki ülkenin gelişimini sağlayacak sektörler olan, bankacılık, makine, enerji, telekomünikasyon ve kimyada ortak girişimlerin iyi bir perspektif sunduğunu vurguladı. Türkiye’nin turizm potansiyeliyle daha fazla Çinli turist çekebileceğini de belirten CHEUNG Chi-Kong bunun için Çinlilerin ilgisini çekecek bir pazarlama-tanıtım ve hizmet sunulması gerektiğini anlattı. CY CHEUNG, soru-cevap bölümünde Çin’in ana karasında gelişmişlik farkını ortadan kaldırmak için ülke içinde de yoğun bir demiryolu ve altyapı yatırımının devam ettiğini vurguladı. Türkiye’nin önerdiği Orta Koridor dahil, Kuşak ve Yol Projesi’nde demiryollarının ağırlıklı bir yer tuttuğunu, karayolları ile demiryollarının merkezleri birleştirmesiyle çok modlu bir ulaşım ağı görünümünün olduğunu belirten CHEUNG Chi-Kong, Türkiye özelinde, Karadeniz ve Akdeniz’in de birleştiği bir bağlantılığın Orta Koridor’un önemini artıracağını ve büyük bir imkanın ortaya çıkacağını, Çin’in bu yaklaşım için Türkiye ile birlikte çalışmak isteyeceğini belirtti.
G-20’de açıklanan koridora yumuşak yaklaşım
Soru cevap bölümünde, Çin’e karşı tasarlandığı tartışmaları da olan, Türkiye’nin dışarıda bırakıldığı Hindistan- Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’na yönelik olarak ise CHEUNG Chi-Kong, “Tek bir yol veya koridor yok, kapı açık” diyerek, bağlantılığın artırılmasına yönelik projelerin öyle veya böyle fayda sağladığını, hatların kendi ekonomik dinamikleriyle de öne çıkacağını, bu nedenle Çin’in bir endişe taşımadığı görüşünde olduğunu, Türkiye’nin de bu projeden konumu nedeniyle fayda sağlamasının kaçınılmaz olduğunu anlattı.
Çin ekonomik savaştan yana değil
Kuşak ve Yol Hong Kong Merkezi ile GX Vakfı Başkanı CY LEUNG, Batı ve Çin arasındaki ekonomik savaşa yönelik bir soru üzerine, bazı ülkelerin ekonomiyi silah olarak kullanmak istediklerini ancak Çin’in böyle bir yaklaşım içinde olmadığını belirtti. CY LEUNG, Çin’in gelişme aşamasında çok sayıda batılı ülkenin üretim merkezi olarak öne çıktığını hatırlatarak, bu yatırımların faaliyetini sürdürdüğünü, Avrupa’nın üretimi kendi ülkelerine kaydırmak istese de hammadde ve ara malda hala yüksek oranlı dış tedarikin gerektiğini hatırlattı.