Merve YİĞİTCAN
İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) desteği ile kamuoyunda AB algısına yönelik bir araştırma gerçekleştirdi. İKV tarafından 2015’ten bu yana gerçekleştirilen, ancak pandemi nedeniyle en son 2019’da yapılan “Avrupa Birliği Desteği ve Avrupa Algısı Araştırması”nın 2023 yılı çalışması çarpıcı sonuçlarıyla dikkat çekiyor.
EKONOMİ Gazetesi’nin 23 ilde 2 bini aşkın kişi ile hazırlanan rapordan derlediği bilgilere göre, AB hakkında bilgi sahibi olanların oranı yüzde 67,7 iken, bilgi sahibi olmayanların oranının yüzde 32,3 olduğu görülüyor. AB hakkında bilgi sahibi olanların bilgi kaynaklarına bakıldığında ise, en başta yüzde 60,5 ile internet ve sosyal medya geliyor. Geleneksel medya araçları yüzde 53,3 ile ikinci sırada yer alırken, aile ve yakın arkadaşlar yüzde 45 ile bilgi kaynağı sıralamasında üçüncü sırada yer alıyor. Kamu kurumlarının etkinlikleri ile sivil toplum kuruluşlarının toplumun AB nezdindeki bilgi kaynağı sıralamasında en son sırada yer alması ise dikkat çekiyor.
Türkiye’nin AB üyesi olmasını destekleyenlerin oranına bakıldığında ise burada 2019’a göre ciddi bir yükseliş söz konusu. 2019’da AB üyeliğine destek yüzde 60,4 iken, 2023’te bu oran yüzde 65,9’a çıktı. Katılımcıların yüzde 28,9’u AB üyeliğini desteklemezken, bu oranın 2019’da yüzde 35,2 olduğu görülüyor. Türkiye’nin AB üyesi olmasını destekleme noktasında fikri olmayanların oranının ise yüzde 5,2 olduğu göze çarpıyor.
‘Üyelik egemenliğimiz zedeleyebilir’ endişesi
Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyenlerin nedenlerine göz atıldığında yüzde 69,1 ile en çok ‘ülkemizin refah ve ekonomik gelişmişlik düzeyi artacak’ cevabı öne çıkıyor. Öne çıkan ikinci neden ise yüzde 47,1 ile ‘ülkemize demokrasi ve insan hakları gelecek’ olurken, ‘ülkemiz vatandaşlarının Avrupa’da dolaşım, yerleşme, eğitim imkanı olacak’ gerekçesi ise yüzde 43,1 ile desteğin arkasındaki en güçlü üçüncü gerekçe olarak yer alıyor.
Peki Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemeyenlerin gerekçeleri neler? Yüzde 50,9 ile katılımcıların yarıdan fazlası AB üyeliğinin Türk kültür ve kimliğine zarar vereceğine inanıyor. 2019’da da AB üyeliğine karşıtlığın ilk nedeni yine Türk kültür ve kimliğine vereceği zarar olurken, buna inananların oranı yüzde 54’tü. 4 yıl önce AB üyeliğinin, ulusal egemenliği ve bağımsızlığı zedeleyeceğini düşünenlerin oranı ise sadece yüzde 18,2 idi. Geçen süreçte AB üyeliği ile egemenlik ve bağımsızlığın zedeleneceği kaygısı taşıyanların 18 puan artması dikkat çekiyor. İktisadi Kalkınma Vakfı, kamuoyundaki AB algısına yönelik kapsamlı bir araştırma hazırladı. Buna göre, Türkiye’nin AB üyesi olmasını destekleyenlerin oranı yüzde 66 olurken, üyeliği desteklemeyenlerin oranı yüzde 29 oldu. AB üyeliğine destek oranı yüksek olmasına karşın, Türkiye’nin bir gün AB’ye üye olabileceğine inananların oranı yüzde 44,6’da kaldı. Yarın referandum olsa “AB’ye evet” diyeceklerin oranı ise yüzde 64,6’yı buluyor. AB üyeliğinin, ulusal egemenliği ve bağımsızlığı zedeleyeceğine inananların oranı yüzde 36’ya çıkmış durumda. AB üyeliğinin desteklenmemesindeki üçüncü en kuvvetli gerekçe ise yüzde 25,2 ile AB üyeliğinin Türkiye’nin diğer ülkelerle ilişkilerini zayıflatacağı inanışı. “AB’nin geleceği yok, başarısızlığa uğrayacak” gerekçesi ise yüzde 23,1 ile öne çıkan bir diğer gerekçe.
Peki AB ile Türkiye arasındaki 60 yıllık serüvenin devamında tam üye olacağımıza ne kadar inanıyoruz? Araştırmaya göre, Türkiye’nin AB’ye üye olacağına inananların oranı yüzde 44,6 iken, üye olacağına inanmayanların oranı yüzde 50,4. Her ne kadar kamuoyunda üyelik inancı zayıf devam etse de, 2019’a göre daha iyimser olunduğu görülüyor. Zira 2019’da Türkiye’nin AB’ye üye olacağına inananların oranı yüzde 21,8 iken, aksine inananların oranı yüzde 73,6 gibi yüksek bir orandı.
Referandum olursa “AB’ye evet” oranı yüzde 64,6
Araştırmadaki en kritik sorulardan biri “Yarın Türkiye’nin AB üyesi olup olmaması hakkında bir referandum yapılsa oyunuz ne olurdu?” sorusu oldu. Buna göre referandumda ‘evet olsun oyu verirdim’ diyenlerin oranı yüzde 64,6 olurken, hayır olmasın diyenlerin oranının yüzde 29,9 olduğu göze çarpıyor.
Türkiye’nin AB üyeliği önündeki engeller ile ilgili olarak kamuoyundaki en büyük inanışın yüzde 43,8 ile dini ve kültürel farklılıklara dayalı ön yargılar olduğu görülüyor. Ancak 2019’da bu oran yüzde 74’tü. Öne çıkan ikinci gerekçe ise Türkiye’nin ekonomik gelişmişlik düzeyi ve ekonomik sorunları. Katılımcıların yüzde 41’i Türkiye’nin AB üyeliğindeki en büyük engel olarak ekonomik sorunları gösteriyor. Türkiye’nin demokrasi ve insan hakları alanındaki performansı ise yüzde 34 ile kamuoyu nezdindeki üçüncü en büyük engel olarak karşımıza çıkıyor. Türk vatandaşlarının AB’de serbest dolaşımı da, kamuoyunun gözünde AB’ye girilememesinin önündeki engellerden biri olarak öne çıkıyor. Serbest dolaşım hakkını bir engel olarak kabul edenlerin oranı 2019’da yüzde 5,8 iken, bu oranın 4 yıl sonra yüzde 22,3’e çıkması ise dikkat çekici gelişmelerden bir diğeri.
‘Üyelik yeni iş ve eğitim imkanları sağlar’ beklentisi
Türkiye’nin AB’ye üye olmak için üstüne düşeni gerektiği ölçüde yaptığına inanların oranı 2019’a göre tam 10 puan gerileyerek yüzde 45,6’ya indi. Yapmadığını düşünenlerin oranı ise 2019’a göre 2,3 puan artarak yüzde 44,4’e çıktı. Bu noktada en dikkat çekici olan ise bu konuyla ilgili herhangi bir fikri olmayanların oranının yüzde 2,2’den yüzde 10’a çıkması.
AB üyeliğinin Türkiye’ye sağlayacağı katkılara bakıldığında ‘yeni iş ve eğitim imkanları’ yüzde 26,8 ile ilk sırada yer alıyor. Bunu yüzde 15,5 ile AB bütçe ve fonlarından yararlanma imkanı izlerken, üçüncü sırada AB kurumları ve AB karar alma sürecine katılım yer alıyor.
Türkiye’nin ne zaman AB üyesi olacağına ilişkin olarak, araştırmaya katılanların yüzde 14,6’sı 5 yıl içinde olabileceğini düşünürken, katılımcıların yüzde 22,7’si 10 yıl içinde Türkiye’nin üye olabileceğine inanıyor. 15 yıl içinde Türkiye’nin AB’ye üye olacağını düşünenlerin oranı yüzde 11,9 iken, katılımcıların yüzde 31,7’si ‘Türkiye üye olamaz’ cevabını vermiş.
Yüzde 65, “AB’ye ihtiyacımız var” diyor
Türkiye’nin ekonomik olarak AB’ye ihtiyaç duyduğunu düşünenlerin oranı yüzde 65 olurken, ihtiyacı olmadığını düşünenlerin oranını yüzde 29,6 olduğu görülüyor. Oysa 2019’daki araştırmada Türkiye’nin AB’ye ekonomik olarak ihtiyacı olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 52,5 iken, ihtiyacı olmadığını düşünenlerin oranı yüzde 45,1’di. Türkiye ile AB arasındaki en uygun ilişki türü sorgulandığında yüzde 31,8 ile Türkiye’nin AB’ye üye olması öne çıkarken, ikinci sırada yüze 19,2 ile Gümrük Birliği ilişkisinin sürdürülmesi ve güncellenmesi geliyor. En fazla öne çıkan üçüncü ilişki türünde de imtiyazlı ortaklığın geliştirilmesi öne çıkıyor.
AB ile ilişkilerde en önemli aktör Cumhurbaşkanı Erdoğan
“Türkiye’nin AB ile ilişkilerinden en önemli belirleyici aktör ve kurumlar nelerdir?” diye sorulduğunda Cumhurbaşkanlığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan cevabı yüzde 55,7 ile en fazla verilen cevap olurken, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi en fazla etkili ikinci kurum olarak öne çıkıyor. Yasama organı olan TBMM’nin ise bu süreçte belirleyici olduğunu düşünenlerin oranı ise yüzde 11,8.
Vize sorunları güvenlik endişesinden kaynaklanıyor
Araştırmada, vize sorunlarına ilişkin de bir soru mevcuttu. Bundan hareketle Schengen vize sürecinde yaşanan sorunlara neden olarak katılımcıların yüzde 27,2’si AB’nin güvenlik endişelerini öne çıkarırken, Türkiye’de mülteci ve göçmen sayısının fazla olması nedeniyle vize sorunlarının yaşandığını düşünenlerin oranının yüzde 24,8 olduğu görülüyor. Katılımcıların yüzde 18,9’u ise AB üye devletlerinin ayrımcı uygulamalarından dolayı vize sorunlarının yaşandığına inanıyor.
10 kişiden 6’sının Yeşil Mutabakat hakkında bilgisi yok
Araştırmanın kritik sorularından biri de Avrupa Yeşil Mutabakatı’na ilişkin olandı. Buna göre, Avrupa Yeşil Mutabakatı hakkında bilgi sahibi olanların oranı sadece yüzde 32,5 olurken, hiç bilgi sahibi olmayanların oranını ise yüzde 55,6 olduğu dikkat çekiyor. Kısmen bilgi sahibi olanların oranı ise yüzde 3,8… Yeşil Mutabakat hakkında bilgisi olanlarda bu mutabakatın iklim değişikliği ile mücadeleyi ifade ettiğini düşünenlerin oranı yüzde 35,2 olurken, bu mutabakatı AB ekonomisinin yeniden yapılanması olarak değerlendirenlerin oranı da yüzde 33,5. AB Yeşil Mutabakatı hakkında bilgi sahibi olanların yüzde 60,6’sı Türkiye’nin AB’nin Yeşil Mutabakatı’na uyum sağlanması gerektiğini düşünürken, yüzde 27,2’si uyumum gerekmediğine inanırken, yüzde 12,2’nin ise bu konuda herhangi bir fikri olmadığı görülüyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın Türkiye açısından faydalı olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 64,7 olurken, faydası olmadığını düşünenlerin oranının ise yüzde 17 olduğu dikkat çekiyor.