ŞEBNEM TURHAN
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) bugün kasım ayı politika faizi kararını açıklayacak. Yapılan anketlere göre piyasa yüzde 35 olan politika faizinin 2.5 puan daha artırılarak yüzde 37,5’e çıkarılmasını bekliyor. Ancak uzmanlar Merkez Bankası’nın bu kez de sadece politika faizi artırımıyla sınırlı kalmayacağını ek likidite tedbirleri ile sıkılaştırmayı artıracağı görüşünde. Merkez Bankası Finansal İstikrar Raporu’nda atılan zorunlu karşılık ve ilave yükümlülüklerle piyasadan 1 trilyon lirayı lira likiditenin sterilize edildiğini belirtirken net açık piyasa işlemleri fonlaması dün itibariyle yeniden 18 milyar liraya geriledi. Merkez Bankası yeni yönetimi haziranla beraber geride kalan 5 toplantıda politika faizini yüzde 8,5’ten yüzde 35’e yükseltti. Merkez Bankası haziranda 650, temmuzda 250, ağustosta 750, eylül ve ekimde 500'er baz puan artırım yapmıştı. Bu ay faiz artışının devam etmesi ancak hızının yavaşlaması bekleniyor. Anketler 250 baz puanlık artışa işaret ediyor. Merkez Bankası politika faizindeki artışa ilave olarak daha önce menkul kıymet tesisi yükümlülüğüyle yapılan sıkılaştırmayı zorunlu karşılık ve komisyon uygulamalarına çevirdi. Ve son iki toplantıda bu oranlarda değişiklik yaparak ek likidite önlemlerini güçlendirdi.
Net APİ fonlaması 18 milyar liraya indi
Özellikle ekim toplantısı öncesinde bankacılık sektörü uzmanları Merkez Bankası net fonlamasının eksiye döndüğünü Merkez Bankası’na bankaların borç verir hale geldiğini belirterek bunun da likidite fazlalığı yaratmasından dolayı TL mevduat faizi oranlarında istenilen yükselişin gerçekleşmediğine dikkat çekti. Merkez Bankası da PPK kararında TL mevduatın payını artıracak önlemlerin geleceğini vurgularken hemen toplantı sonrasında zorunlu karşılık ve komisyon uygulamalarında düzenlemeler devreye alındı. 2 Kasım’da ise bu düzenlemelerin miktarı artırıldı. Bu adımlarla Merkez Bankası kasımda piyasadan 348 milyar lira likiditeyi sterilize etti. Böylece net fonlamada Merkez Bankası yine borç veren bankalar ise borç alan konumuna döndü.
Ancak ekonomistlerin verdiği bilgiye göre net APİ fonlaması dün itibariyle 18 milyar liraya geriledi. Bu önümüzdeki dönemde bankaların yeniden Merkez Bankası’na borç verir hale gelebileceğine işaret ediyor. O nedenle önümüzdeki haftalarda Merkez Bankası’nın likiditeyi çekmek için yeni tedbirleri devreye alması muhtemel. Ekonomistin verdiği bilgiye göre kur korumalı mevduat hesaplarında çok fazla zorunlu karşılık artışı yapıldığı için bu kez döviz cinsi yükümlülüklere getirilen yüzde 4 TL zorunlu karşılık oranı artırılabilir.
Hemen devreye alınması gerekmeyebilir
QNB Finansbank Baş Ekonomisti Erkin Işık da kısa vadede kurumlar vergisi gibi büyük vergi çıkışları olduğu için APİ fonlaması yine artabileceğini ve hemen likidite önlemi gerekmeyeceğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Ancak aralık ayında çeşitli sebeplerle TL likiditesi yine artabilir. Bu sebepleri sıralarsak:
■ Bütçe açığı aralık aylarında yüksek olur. Bu da TL likiditesini arttırarak APİ fonlamasını azaltabilir.
■ Bankaların dış borç çevirme oranları artıyor. Bu gelen dövizi bankalar TCMB ile swap işlemlerinde kullanabilir. Bu durumda APİ fonlaması azalacaktır.
■ Global risk iştahının artması ve yurtiçinde faizlerin yükselmesi ile yurtdışında döviz girişleri artmaya başlıyor. Bu doğrultuda TCMB son dönemde nette piyasadan döviz alıyor. Bu da TL likiditesinin artmasına yol açıyor.”
APİ fonlamasının arttığı durumda bankalararası piyasa faizinin, faiz koridorunun alt sınırına (politika faizi - 150 baz puan) indiğini ve para politikasının etkinliğini azalttığını vurgulayan Işık, bu yüzden, önümüzdeki dönemde yeni TL likidite tedbirlerinin gerekebileceğini düşündüklerini dile getirdi.
Hazirandan bu yana getirilen ek önlemler
İlk olarak Merkez Bankası temmuz toplantısı sonrası KKM hesaplarının yüzde 15 zorunlu karşılığa tabi tutulacağını düzenledi ardından ağustos toplantısında döviz mevduatlarda vadesiz ve 1 aya kadar vadeli zorunlu karşılık oranı yüzde 25'ten yüzde 20'a çıkarıldı, dönüşüm oranına göre menkul kıymet tesisi uygulaması sona erdirildi. 14 Eylül'de ise KKM hesaplarında yüzde 15 olarak uygulanan zorunlu karşılık oranı vadeye göre farklılaştırıldığı 6 aya kadar vadeli olanlar için yüzde 25, 1 yıl ve daha uzun vadeliler için yüzde 5 olarak belirlendi. 18 Eylül'de KKM dahil TL payına göre farklılaştırılarak uygulanan yıllık yüzde 8 oranında komisyon sonlandırıldı ve dönüşümlü KKM hesaplarından TL hesaplara geçiş ve yenileme oranına göre farklılaştıran yıllık yüzde 8 oranında ABD doları cinsinden komisyon uygulamasına geçildi. Ekim toplantısının ardından dönüşümlü KKM hesaplarının yenilenmesi ve TL’ye geçişi hedefl erine göre farklılaştırılan yüzde 8 komisyon uygulaması revize edilerek, KKM hariç TL payına göre farklılaştırılmak üzere yüzde 3 komisyon uygulaması getirildi. 2 Kasım’da ise KKM hesapları için zorunlu karşılık oranları tüm vadelerde 500 baz puan, döviz mevduat/ katılım fonu hesapları için zorunlu karşılık oranları tüm vadelerde 100 baz puan artırıldı. Döviz mevduat/katılım fonu hesaplarına, TL cinsinden tesis edilmek üzere, 400 baz puan ilave zorunlu karşılık getirildi.
Finansal koşullar sıkılaştırıcı tarafa geçti
Merkez Bankası’nın attığı sıkılaştırma adımları ile birlikte BAU Finansal Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından hesaplanan fi nansal koşullar endeksi kasım ayı itibariyle sıkılaştırıcı konuma geçti. FKE’nin sıfırın altında olması sıkılaştırıcı, sıfırın üzerinde olması ise destekleyici olduğunu gösteriyor. Endeks 2021 Kasım’dan bu yana ilk kez sıkılaştırmaya işaret etti. Endekse göre yaz aylarından bu yana endeksin bileşenlerinden kredi ve tahvil faizlerinin endekse sıkılaştırıcı yönde katkısı artarken, iki aydır getiri eğrisinin eğimi de endekse sıkılaştırıcı yönde katkı vermeye başladı. Araştırmaya ilişkin paylaşılan nota göre hisse senedi getirilerindeki azalmanın endeksi aşağıya çekti ve mevcut eğilim sürerse bu bileşenin de endekse negatif katkı vermeye başlaması bekleniyor. Jeopolitik gelişmelere rağmen risk priminin olumlu katkısı ise devam etti. Notta, “FKE’nin, ekonomik aktivite ve kredi koşulları ile ilişkisinin, para politikasının etkinliğini azaltan makroihtiyati çerçeve nedeniyle son yıllarda zayıf seyrettiğini izlenirken 2023 yılının yaz aylarından bu yana ise, TCMB’nin makroihtiyati politikalarda sadeleşme yönünde attığı adımlar, parasal sıkılaştırmanın etkinliğini artırıyor ve piyasa fi yatlamalarının düzgün işlemesine destek veriyor. Bu kapsamda, 2021 yılı sonundan bu yana ekonomik aktivite ile ilişkisi ve öngörü kabiliyeti azalan fi nansal verilerin bilgi içeriğinin önümüzdeki dönemde tekrar artmasını bekliyoruz. Bu durum, fi nansal koşullar ile ekonomik aktivitenin ve kredi koşullarının uyumunu da artıracaktır” denildi.