EVRİM KÜÇÜK
Modern toplumda plastik tekstilden otomotive, ambalajdan, inşaat sektörüne kadar her alanda büyük bir kullanıma sahip. Örneğin şu an otomotivde metallerden sonra en çok kullanılan malzeme plastik. Ancak, fosil kaynaklı malzemelerden uzaklaşma yönünde dünya genelinde artan düzenlemeler ve inovatif ürünlerin önümüzdeki yıllarda plastik tüketimi üzerinde baskı yaratması bekleniyor. Wood MacKenzie tarafından hazırlanan rapora göre, enerji geçişin hızlandığı bir senaryoda küresel plastik talebi 2050’de yüzde 30’a kadar azalabilir.
Raporda, kimyasal üreticilerinin karbonsuzlaştırma konusunda artan baskıyla karşı karşıya kaldığını, teknoloji yatırımları, ikama, geri dönüşüm gibi mekanizmalarla plastik talebinde kayıp yaşanabileceği belirtiliyor.
Wood Mackenzie’nin ‘1,5 °C senaryosunda kimyasal talebi’ başlıklı çalışmasına göre enerji ve kaynaklar sektörü için üç olası sonuç inceleniyor; temel senaryo, taahhütler ve Net Sıfır 2050 senaryosu ele alınıyor. Temel senaryoda, saf ve geri dönüştürülmüş olmak üzere toplam plastik talebinin 2050 yılına kadar 880 milyon tona çıkacağı tahmin ediliyor. Ancak hızlandırılmış enerji dönüşümü (AET) senaryosunda toplam plastik talebinin 2050 yılında temel senaryoya göre yüzde 30 düşük olacağı öngörülüyor. Bu senaryoda sadece birincil plastik üretiminin baz senaryoya kıyasla yüzde 35 oranında azalacağı tahmin ediliyor.
Üretimi azaltacak mekanizmalar
Raporda fosil yakıt tabanlı üretimi azaltmaya yönelik birçok mekanizma planlandığı belirtiliyor ve şöyle deniliyor:
■ AB’nin Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Yönetmeliği (PPWR) direktifi gibi mevzuatlarla desteklenen mekanizmalar, tek kullanımlık plastikler, ambalajlar ve paket servis kapları gibi belirli plastik ürünlerin yasaklanmasını sağlayabilir.
■ İkame mekanizmaları, plastik kullanımının diğer sürdürülebilir alternatiflere kaymasını sağlayabilir. Yeniden kullanılabilir ve doldurulabilir ürünler, tek kullanımlık malzemelerin tüketimini azaltarak toplam talebi etkileyebilir.
■ Birincil polimer talebi mekanik geri dönüşümle azaltılabilir. Ancak, uygun atık yönetimi ve ayırma teknolojileri gerektirir.
■Kimyasal geri dönüşüm, mekanik geri dönüşümle işlenemeyen atıkların ticari olarak değerlendirilmesine olanak verebilir. Biyobazlı ambalajlar da benzer şekilde polimer üretimini azaltabilir.
Temel senaryoya göre 260 milyon ton az kullanım
Raporda, çeşitli mekanizmaların uygulanmasıyla, toplam plastik talebinin 2050 yılına kadar temel senaryo tahminine kıyasla 260 milyon tona kadar azalabileceği öngörülüyor.
Gelişmiş ülkelerde tüketim daha hızlı düşecek
Avrupa ve Kuzey Amerika’nın gelişmiş ekonomilerinin, 20252050 yılları arasında plastik tüketimini, dünyanın diğer bölgelerindeki gelişmekte olan ekonomilere kıyasla, yılda yüzde 5 oranında daha hızlı bir oranda azaltması bekleniyor.
Avrupa’da fosil yakıtlara karşı eylem planlarının AET senaryosunda etkisini artıracağı tahmin ediliyor. Bunun gerçekleşmesi halinde Avrupa’nın 2050 yılına kadar toplam plastik talebinin yaklaşık yüzde 65’ini kaybetmesi bekleniyor.
Paketleme ve tüketici ürünleri sektörleri, AET senaryosunda sırasıyla yüzde 40 ve yüzde 30’luk bir talep kaybıyla en çok etkilenecek alanlar.
AET senaryosunda, geri dönüşümün 2050 yılına kadar ham petrol talebini temel senaryoya kıyasla 270 milyon ton azaltması öngörülüyor.
Gelişmiş sıralama teknolojileri, malzemelerin en etkili geri dönüşüm yöntemine göre eşleştirilmesini sağlayarak daha yüksek verime ve operasyonel verimliliğe yol açacak.
Benzer şekilde, kimyasal geri dönüşüme yapılan yatırımlar sayesinde geri dönüşümü zor olan malzemelerin daha azının çöp sahalarına gönderilmesi sağlanacak ve bu da döngüsel ekonomiye geçişi hızlandıracak.
Poliolefinler ve etilen üzerindeki etki
Baz senaryoda polietilen talebinin 2050 yılına kadar 220 milyon tona, polipropilenin ise 170 milyon tona çıkması bekleniyor.
Hızlandırılmış bir enerji dönüşüm senaryosunda, ise küresel poliolefin talebinin 166 milyon ton olması ve birincil polietilen talebini yaklaşık 30 milyon ton daha düşük olması bekleniyor.
Etilen üretiminin, talep artışını karşılamak için 2050 yılına kadar 300 milyon tonu aşarak yaklaşık yüzde 50 oranında büyümesi öngörülüyor. Ancak, AET talep senaryosu altında, 2050 yılına kadar talebe paralel olarak etilen üretiminin yüzde 35’lik bir düşüş göstermesi bekleniyor. Benzer şekilde, AET senaryosunda kimyasal hammadde talebinin 2050 yılına kadar küresel olarak yaklaşık 320 milyon ton azalması öngörülüyor.