Canan SAKARYA
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın katılımıyla 2024- 2028 yıllarını kapsayan 12. Kalkınma Planı bugün Meclis’te görüşülecek. Plan, onaylanmasının ardından Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe girecek.
12. Kalkınma Planı’na ilişkin siyasi partiler bir kez daha görüş ve önerilerini dile getirecekler. İYİ Parti, hazırladığı karşı oy yazısında 12. Kalkınma Planı’nın ‘kalkınma perspektifi’ ve ‘plan’ özelliği taşımayan iyi niyet belgesinin ötesine geçemeyen bir metin olarak kalacağını kaydetti. Kapatılan Devlet Planlama Teşkilatı’nın yeniden kurulması gerektiği belirtilen muhalefet şerhinde , “12. Kalkınma Planı, çağın gereksinimlerinin farkında olan ancak gereksinimin ne kadar olduğunun hesaplanmadığı ifadeler içermektedir. Planda ‘yeşil dönüşüm’ ifadesi 68 defa, ‘dijital dönüşüm’ ifadesi ise 85 defa geçmektedir, ancak bu dönüşümlere ne tür bir bütçe ayrılacağı nasıl bir kaynak tahsisi uygulanacağı belirtilmemiştir” ifadelerine yer verildi.
Türkiye hangi yapısal önlemlerle cari açık olmadan büyüyecek
Kalkınma Planı’nda ilk 3 yıl için ihracatta sınırlı bir artışı öngörülürken 2026-2028 arasında ciddi oranda bir artış hızı öngörüldüğüne dikkat çekilerek, “Türkiye ekonomisi bugüne kadar cari açıkla büyüyen bir ekonomi iken 2026’da hangi yapısal dönüşümler hayat bulacak ve cari açık olmadan büyüyeceği merak konusudur. Çünkü Plan, bu dönüşüme dair herhangi bir ipucu vermemektedir.
İş gücü verimliliğinde önemli miktarda artış ile teknolojik dönüşümün gerçekleşmemesi durumunda bu hedef iyi niyetten ibaret kalacaktır” denildi.
Türkiye’nin hedefleri 30 yıllık bir rötara uğramış
AK Parti’nin sıklıkla propagandasını yaptığı milli gelirde dünya sıralamasında ilk 10 olma hedefinin 12. Kalkınma Planı ile 2053 yılına ertelendiği, Türkiye’nin hedeflerinin 30 yıllık bir rötara uğradığı belirtilen muhalefet şerhinde “ 2003 yılından itibaren yürütülen propaganda da ülke ekonomisinin dünyada lig atladığına dair söylemler gerçek olmayan bir algıdan ibarettir” denildi. Plandaki; ihracattaki teknoloji yoğunluğunda rekor kırılacağı iddiasının gerçekleşebilmesi için işgücü verimliliği artışının bu hedefle uyumlu olması gerektiğine dikkat çekilerek, “İş gücü verimliliğini artırabilmek için eğitim politikasından da daha önemli olarak karşımıza çıkan “beceri politikalarını” geliştirmek gerekmektedir. Bu sayede ücret problemi çözülebilecek ve ihracattaki özellikle de sanayi ihracatındaki teknoloji yoğunluğu artabilecektir. Önümüzdeki beş-on-otuz yıllık hedef ve planların doğrultusu bu yönde olmalıdır” denildi.
Yükseköğrenim politikası yeniden değerlendirilmeli
Yükseköğrenim politikasının kalkınma planı hedefleri doğrultusunda beraber yeniden değerlendirilmesi gerektiği belirtilen muhalefet şerhinde şu tespitlere yer verildi: “Bizim üniversite mezunlarımızın ve aynı ligde yer almak istediğimiz yüksek gelirli ülkelerin üniversite mezunlarının iş bulma oranlarına bakıldığında üniversite işsiz sayımızın görece çok fazla olduğu görülmektedir. Türkiye’de 200’den fazla üniversitenin birçoğu verdikleri eğitimle Türkiye’nin üretimine katkı sağlamakta yetersiz kalmaktadır. Son yıllarda küçük şehirlerde kurulan üniversiteler kent ekonomisine destek veriyorlar, fakat buradan çıkan üniversite mezunları hak ettikleri işi müfredatın eski ve çok merkezî bir sistemin olması nedeniyle bulamıyorlar. İYİİ Parti’nin buradaki önerisi şudur: Bu üniversitelerin bir kısmının beceri politikaları ile zenginleştirilerek iki senelik teknoloji kampüsleri hâline getirilmesi ve o bölgedeki iş dünyasının taleplerini karşılayacak becerilerin öğrencilere verilmesini sağlamak. Türkiye’nin bu kadar fazla üniversite mezunundan ziyade becerikli ve kendi elde ettiği becerilerle kendilerine yakışan işleri bulan kişilere ihtiyacı vardır. Mesleki eğitim ve beceri politikası, önümüzdeki dönemde bu kalkınma planının hedefl erine yaklaşılması için en kritik noktalardan bir tanesidir. O yüzden ilk yapılması gereken şeylerden bir tanesi yükseköğrenim politikasını, üniversiteleri kalkınma planı hedefl eri doğrultusunda yeniden revize etmek olmalıdır.”