İREM CEYLİN DEMİRCAN / İZMİR
İzmir Ticaret Odası’nın (İZTO) 2024 yılı Aralık ayı olağan meclis toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan İZTO Başkanı Mahmut Özgener, tüm dünyanın sıkıntısı olan enflasyonu düşürme konusunda Türkiye’nin diğer ülkeler kadar hızlı sonuç alamadığını belirterek, “Buna rağmen, özellikle ekonomik programın da etkisiyle makroekonomik dengelerin bozulduğu 2022-2023 döneminden 2024’e geldiğimizde birçok ekonomik kazanım elde ettiğimizi değerlendiriyoruz. Merkez Bankası rezervlerinin artması, kur korumalı mevduatın azalması, TL varlıklara olan ilginin artması ve cari açığın iyi bir seviyeye gelmesi, umut verici gelişmeler. Öte yandan, enflasyonun azalmaya başladığını ama dezenflasyon sürecinin yeterince etkili olmadığını görüyoruz” dedi.
“Enflasyonda kalıcı düşüş umudu 2025’e kaldı”
2025’in ana konusunun yine enflasyonla mücadelenin devamı olacağını vurgulayan Özgener, “Buna bağlı olarak da faizlerin ne zaman ve ne hızla düşeceğini de tartışacağız. Enflasyonla mücadelemiz devam ediyor ve trend olarak bazı alt kalemlerde olumlu gelişmeler olduğunu görüyoruz; ancak aylık veriler hala istenilen seviyelerden yüksek. Bu anlamda, Merkez Bankası politika faiz oranı ve raporu oldukça önemli. Çünkü, hizmet enflasyonunda düşüş olmasına rağmen oran hala yüzde 67,9, kira artışlarında düşüş var ama hala yüksek seviyelerde seyrediyor. Mal tarafı ise yüzde 39,5, ancak gıda enflasyonu yüksek. Aralıkta daha iyi olabileceğini düşünüyoruz. Enflasyon rakamları arasında yüzde 2,5’un altında hiçbir değer olmaması, enflasyonun kalıcı olarak düşmesiyle ilgili umutlarımızın 2025 yılına kalmasına neden oldu” diye konuştu.
Dezenflasyon sürecinde, Merkez Bankası politika faiz oranı ve para politikası kararları ile maliye politikalarının eş güdüm içerisinde belirlenmesi gerektiğini ifade eden Özgener, “Merkez Bankası aralık ayında politika faiz oranını indirse bile, beklentiler ve gerçekleşen rakamlarla birlikte piyasaları yönlendirebileceğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Hizmet sektöründeki fiyatlar asgari ücretten fazla artmamalı”
Çalışanların yüzde 43’ünün asgari ücret aldığı Türkiye’de 2025 artışının yüzde 30 olarak belirlenmesinin, doğrudan etkilerinin yanı sıra, dolaylı etkiler açısından da önemli olduğunu söyleyen Özgener, “Yüzde 30 ücret artışı, yüzde 45 civarında gerçekleşecek 2024 sene sonu enflasyonunun, gelecek yıl Merkez Bankası’nın beklediği yüzde 21 enflasyonun ortalaması alınarak hesaplandığını anlıyoruz. “Bu aşamadan sonra, diğer fiyatlandırma ve ücretlendirme kararlarının nasıl alınacağı kritik önem taşıyor. Özel sektördeki ücretlendirmelerin ve hizmet sektöründe fiyatlandırmaların asgari ücret artışının üstüne çıkmaması gerekiyor. 2025 yılı asgari ücretinin doğrudan ve dolaylı etkilerinin yanı sıra, beklentiler üzerindeki etkisi de olacak. Bütün bu gelişmeler, enflasyonun 2025’te yüzde 30’un altına gerilemesini ve faizlerin düşüş hızını belirleyecek” şeklinde konuştu.