Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, haftanın sohbetinde Merkez Bankası’nın faiz artırım kararını ve etkilerini değerlendirdi.
Güldağ: Merkez Bankası politika faizini 46'ya çıkardı. Gecelik fonlamadan haftalık fonlamaya döndü.
Ağaoğlu: Merkez Bankası üstüne düşenleri fazlasıyla yapıyor. Bir sonraki toplantı 63 gün sonra. O yüzden, gerekirse kullanmak üzere yüzde 49’a kadar kendine yer açtı.
Güldağ: Kullanmaya da başladı. Hem haftalık repoda hem gecelik borçlanmada 49'dan para veriyor.
Ağaoğlu: Faizle kuru terbiye eden politikada ısrarcıyız. Bunun etkileri ihracat ve üretimden çıkacak.
Güldağ: Çıkmaya başladı zaten. Para yok. Olanı ateş pahası. 19 Mart sonrası ticari kredi faizleri 10 puan arttı. 42-44 civarındaydı rotatifler. Hatta uzun vadede 35'e kadar inmişti. Şimdi 55'e dayandı. Bileşik 64- 65'i buldu. Yatırımlar ister istemez erteleniyor. İhracatçı, Eximbank kredisini de çok zor buluyor.
Ağaoğlu: Yüksek faiz ile kuru aşağıda tuttukça ihracatçı tarafında ciddi sorun var. Önümüzdeki dönem sorun daha da büyür. Krediye ulaşım sorunu iyice derinleşti. Yükselen faizler artı sıkılaştırılan makro ihtiyati tedbirler, hep 'aman dikkat' diye uyardığımız, ödeme sistemlerinde tıkanıklıklar oluşmaya başladı. Kimi şirketler parası olsa bile ödemeden imtina ediyor. Yarın öbür gün tahsilat yapamadığım takdirde elimde para olsun diye.. Çünkü kredi alamıyor.
Güldağ: Rakamlara bakınca krediler, deyim yerindeyse yavaş yavaş yavaşlıyor. Daha da yavaşlar. Yüksek faiz ödemektense malını karsız, maliyetine elden çıkaran var.
Ağaoğlu: Faizin düzeyinin önemi yok. Kredi alamıyorum ki..
Güldağ: Kurda da soru işaretleri arttı. Kontrol edilebilecek mi?
Ağaoğlu: Şirket tarafı evet. Döviz kredisi alan şirket çok. Döviz kredilerini kapatmak için TL bulmaları gerekiyor. O kadar TL bulamıyorlar. Mecburen döviz kredisini açık tutmaya devam edecekler.
Güldağ: Bireyler tarafında?
Ağaoğlu: Endişe arttı. Rezervden giden 45 milyar doların, bilemediniz 15 milyarı yabancıya gitti. 30 milyarını bıyıklı, bıyıksız yerli almıştır. Kendimizi kandırmayalım. Yabancıya milyarlarca dolarlık hayır yaptığımız filan yok. Türkler Türklerin sırtından para kazanıyor.
Güldağ: Yabancı da sattı ama...
Ağaoğlu: Saçma sapan piyasa yaparsanız... Yüzde 37'ye kadar gelen tahvil 51'e çıktı. Açıkçası yabancı dayak yedi, çok canı yandı, sattı.
Güldağ: Bir süre uğramazlar...
Ağaoğlu: Epey hırpaladık onları. Artan faizle birlikte yerli-yabancı ciddi bir fırsat maliyeti peşinde koşanlar olacaktır. Bir kısmı da geri dönecektir. Ama giden yabancı her seferinde daha az miktarla geliyor.
Güldağ: Şimdi kritik konu, vatandaşın döviz talebinin önüne geçmek. Kırılganlıklarımızı tekrar hatırladığımız, belirsizliklerin arttığı bir süreçte zor olacak. Merkez rezervleri artırmak için döviz alımına başladı ufaktan. Ama Çin'in yuanın değerini düşürmeye başladığı süreçte kura baskı iyice artar.
Ağaoğlu: İyi haber, son faiz artışıyla, tahvil piyasasındaki oynaklık azaldı. 51 buçuğa kadar çıkan iki yıllık tahvil getirileri 47'in altına geriledi. Ama kur ve enflasyon tarafında yeni risklere açık hale geldik.
Güldağ: Bir de zirai don geldi. Gıda enflasyonunu yukarı ittirmemesi mümkün değil. Nisanda aylık enflasyon yüzde 4 civarında bekleniyor. Geçen yıl, 3,18'di. Yıllık enflasyonun artma riski var. Mayıs ve haziran enflasyonları çok kritik. Temmuzdan önce faiz indirimi hayal gibi. Enflasyon ile kur arasındaki makas da yeniden açılabilir.
Ağaoğlu: Geçtiğimiz ağustos ayına kadar görece dengeliydi. Bundan sonra kur ve enflasyon farkı iyice açılmaya başladı. Tek güvendiğim İTO rakamları üzerinden bakıyorum; bugün 38 olan kurun 40 liranın üzerinde olması lazım. Ama 50, 60 da değil. 2020'ye, 2021'e göre, hangi yılı baz alırsanız alın, enflasyonla kur artışı arasında dayak yiyoruz. Ve kurda çok ciddi enerji biriktiriyoruz. İleride başımız daha büyük derde girebilir. Tek bacaklı para politikasıyla, kur politikası yürütmeye çalışıyoruz. Çalışmayacak! Faiz artışı, kur kontrolü hepsi müdahaledir. Ancak müdahaleler teknik olarak bir yere kadar işe yarar. Size zaman kazandırır. Kurda biriken enerji birikiminin patlamaması için çözüm radikal önlemler almaktan geçiyor. Ama hiçbir radikal önlem alınmıyor.