Maruf BUZCUGİL
Değirmen ve Sektör Makineleri Üreticileri Derneği (DESMÜD) Başkanı Zeki Demirtaşoğlu, makine ihracatının dörtte birini tek başına dernek üyelerinin yaptığını belirterek, sektörün daha fazla desteğe ihtiyacı olduğunu bildirdi.
Birçok sanayicinin öz sermayesini fabrika ve Ar-Ge gibi alanlara yatırdığı için elinde para kalmadığını dile getiren Demirtaşğlu, uzun vadeli yatırım kredilerine ihtiyaç olduğunu kaydetti. EXİMBANK’ın İstanbul’a taşınmasını eleştiren Zeki Demirteşoğlu, Ankara ve Anadolu’nun değer kaybettiğini belirterek, İstanbul’daki EXİMBANK ile ihracatın geliştirilemeyeceğini söyledi.
DESMÜD Başkanı Zeki Demirtaşoğlu ve Yönetim Kurulu Üyeleri gazetemizin Ankara Temsilciliği’ni ziyaret ettiler. Türkiye ihracatının en önemli kalemlerinden makine ihracatının yüzde 25’ini dernek üyelerinin gerçekleştirdiğini belirten Zeki Demirtaşoğlu, ihracat birim değerlerinin de ülke ortalamasının çok üstünde olduğunu bildirdi. Türkiye ortalaması 1 dolar civarındayken, değirmencilik sektörünün ortalama kg başına ihracat gelirinin 1416 doları bulduğunu dile getiren Demirtaşoğlu, katma değer artışı için altyapının güçlendirilmesine ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Seçim belirsizliğinin ortadan kalkmasının ardından EXİMBANK aracılığıyla ihracata daha çok destek verilmesini beklediklerini, şu ana kadar bunu fazla göremediklerini anlatan Zeki Demirtaşoğlu, öncelikle uzun vadeli krediye ihtiyaç olduğunu belirtti. Sanayicinin 3-6 ay vadeli kredilerle ihracat gerçekleştirmesinin mümkün olmadığının altını çizen Demirtaşoğlu, eskiden olduğu gibi geri ödemesiz dönemi de içeren uzun vadeli kredilere ihtiyaç olduğunu tekrarladı.
Ankara’da da güçlü finans merkezleri bulundurmalısınız
EXİMBANK’ın İstanbul’a taşınmasıyla birlikte Anadolu sanayicisinin ulaşmakta güçlük çekmeye başladığına değinen Demirtaşoğlu, “İstanbul Finans merkezi evet, fakat Ankara’da başkent. İhracaatın yüzde 38 ‘ini İstanbul yapıyor olabilir lakin yüzde 62’si gibi önemli bir oranı Anadolu gerçekleştiriyor. Yani siz İstanbul’da olduğu gibi Ankara’da da güçlü finans merkezleri bulundurmak zorundasınız. Ankara’da, EXIMBANK’da 1-2 kişi çalışıyor. Ulaşılamayan ofislerle Anadolu’da ihracatı geliştiremezsiniz” diye konuştu.
İstanbul için deprem riskinden de bahseden Zeki Demirtaşoğlu, Ankara ve diğer Anadolu şehirlerinin giderek değer kaybettiğini vurguladı.
“Füze ve tank yapma kapasitemiz de var”
Türkiye’nin araba ve cep telefonu üretiminde iddialı olmamasına rağmen değirmencilik ürünlerinde dünyada bir numara olduğunun altını çizen Zeki Demirtaşoğlu, “Değirmen makinaları yapan bir fabrika; füze de yapar, tankı da yapar, arabayı da yapar her şeyi yapar. Çünkü pnömatik, hidrolik, elektrik, elektronik, mekanik, mekatronik bunların hepsini bilir. Buna rağmen sahipsiz bir sektörüz” ifadelerini kullandı. Dernek olarak sektöre eleman yetiştirilmesi ve eğitilmesi noktasında aktif bir rol oynadıklarına değinen Demirtaşoğlu, bu kapsamda meslek liselerinde 3 tane değirmencilik bölümünün açıldığını, bundan sonra ise üniversitelerde 4 yıllık Değirmen Bilimi ve Teknoloji bölümü açmak istediklerini söyledi.
“Devlet kapısını bilmiyoruz, sermaye fabrikaya gitti”
Katma değeri oldukça yüksek ihracat yapan değirmencilik sektörünün devlet kuruluşlarının kapısını bilmediğini ifade eden Demirtaşoğlu, “Arkadaşlarımızın çoğu kendi öz sermayesi ile fabrikasını kurdu, ihracatını yaptı, ürününü geliştirdi. Artık büyümek için kendi öz kaynaklarımızın dışında bankaların desteklerine ihtiyacımız var. Çünkü giderlerimiz ve maliyetlerimiz çok fazla arttı. Öz sermayemiz ile karşılamamız mümkün değil. Artık eski Türkiye ve dünya kalmadı” diye konuştu. Değirmen deyince insanların aklına eski taş değirmenler ve yel değirmenlerinin geldiğini aktaran Demirtaşoğlu, endüstri 4.0’ın kullanıldığı neredeyse insansız üretim yapan modern teknoloji fabrikalarının canlanmadığını bildirdi. Demirtaşoğlu, sektör üretiminin yem hammaddelerinden kahve, yağ fabrikalarına, inşaattan kozmetik ve savunmaya kadar her sektöre değirmen makinesi üretebilecek kabiliyete sahip olduğunu anlattı.