ABD 5 Kasım’da yapılacak olan ve son dönemdeki en çekişmeli seçimlerden biri olması beklenen başkanlık seçimlerini kimin kazanacağının yanı sıra sonrasında Senato’da ve Temsilciler Meclisi’nde oluşacak yapı da son derece önemli olacak. Cumhuriyetçi aday Donald Trump, eğer seçimi Demokrat Parti adayı Kamala Harris kazanırsa 3. Dünya Savaşı'nın çıkacağını ve demokrasinin sona ereceğini söylerken, Harris tarafı da Trump'ın kazanmasının bir felaket olacağını iddia ediyor. Özellikle sona yaklaştıkça yapılan anketlerde adayların oy oranlarının çok yakın olması, tarafların yoğun bir medya ve yıpratma kampanyası yürütmesine de neden oluyor.
Bu durum, küresel piyasalarda yatırımcıların seçim öncesi temkinli bir yaklaşım benimsemesine neden olurken, seçim sonrasında gelişecek ABD iç ve dış politikasından ticaret politikaları ve Fed’in politikasına kadar finansal piyasalarda etkili olacak senaryolar tartışılıyor. ING ekonomistleri tarafından ortaya konan üç ayrı senaryoda Trump veya Harris’in başkan seçilmesi ile farklı Senato ve Temsilciler Meclisi dağılımı olasılıklarına göre hesaplamalar yer alıyor. Seçimlerin muhtemel sonuçları, yalnızca ülke ekonomisi için değil, küresel piyasalardaki istikrar için de önem taşıyor.
Trump, başkanlık koltuğuna ikinci kez oturması halinde, yeni tarifeler uygulamayı, vergi indirimlerine gitmeyi ve fosil yakıt üretimini artırmayı hedefliyor. Harris ise orta sınıf Amerikalılar için maliyetler ile vergilerin azaltılması gibi genel olarak Joe Biden yönetiminin devamı niteliği taşıyan politikalar izlemeyi planlıyor. ABD'nin dünya ekonomisinin en büyük aktörlerinden biri olması nedeniyle kazanan adayın uygulayacağı ekonomik politikaların uluslararası ticaret ve yatırım akışlarını da doğrudan etkileyebileceği öngörülüyor.
Yeniden sayım ve yasal itiraz olasılığı
Hükümetler ve yatırımcılar, ABD seçimlerinin olası sonuçlarına yönelik çeşitli stratejiler geliştirirken, adayların ekonomik politikalarının küresel ticaret ilişkileri üzerindeki olası etkileri, dünya genelinde yatırımcıların dikkatini çekiyor. Seçimin kaderini belirleyebilecek salıncak eyaletlerde yapılan anketlerde adayların net bir üstünlüğe sahip olmaması, piyasalarda seçimin muhtemel sonucuna dair pozisyon alınmasını zorlaştırıyor.
ABD'de geçmiş seçimlerin yatırımcıların karar süreçlerini etkilediği ve 2020 seçimlerinde yaşanan belirsizliklerin piyasalarda sert dalgalanmalara yol açtığı göz önüne alındığında, bu yılki seçimlerin de küresel piyasaların seyrinde etkili olması bekleniyor.
Başkanlık seçimlerinin sonuçlarına dair farklı senaryolar, yatırım kararlarını etkilerken, yatırımcıların risk iştahını azaltıyor. Seçimin yaklaşmasıyla piyasalarda oynaklığın artabileceği tahmin edilirken, yeniden sayım ve yasal itiraz olasılığı dolayısıyla nihai seçim sonuçlarının açıklanmasının gecikme ihtimali de bulunuyor.
Analistler, sonuçtan bağımsız olarak ekonomi için en ciddi tehdidin seçimin yakın ve tartışmalı geçmesi olacağını belirterek, ABD'de olası bir "siyasi drama"nın hem ülke ekonomisi hem de küresel ekonomi için ciddi bir tehdit oluşturabileceği uyarısında bulunuyor.
■ Yaşanabilecek dalgalanmanın boyutunu kestirmek zor
Seçim sonuçlarının ne zaman belli olacağına dair net bir tahmin yapılamaması nedeniyle piyasalarda yaşanabilecek dalgalanmanın boyutunu kestirmenin zor olduğunu ifade eden analistler, piyasalarda seçime yönelik belirsizlikler nedeniyle temkinli bir tutum sergilendiğine işaret ediyor.
Bazı analistler, Trump'ın başkanlık seçimlerini kazanması durumunda borsada kazanç olacağını öngörürken, diğerleri bunun enflasyonu körükleyebileceğinden ve Fed'in gevşeme adımlarını sınırlayabileceğinden endişe duyuyor. Piyasalarda seçim öncesi belirsizliğin fiyatlamaları zorlaştırdığına işaret eden analistler, yatırımcıların en azından seçimler sonuçlanana kadar "bekle-gör" yaklaşımını benimseyeceğini belirtiyor.
Analistler, bu yaklaşımı benimseyen yatırımcıları seçim sonuçlarının açıklanmasının gecikmesi durumunda potansiyel olarak uzun bir beklemenin olası risk ve maliyetini hesaba katmaları konusunda uyarıyor. Küresel ekonomide yumuşak iniş beklentisi, merkez bankalarının politika gevşetmesi, şirketlerin finansal sonuçları ve jeopolitik belirsizlikler gibi faktörlerin de yaklaşan 2024 seçimleri öncesinde piyasa hareketlerini şekillendirdiğini ifade eden analistler, yalnızca seçim beklentilerine göre hareket edilmemesi gerektiğini vurguluyor.
Analistler seçim sonrası piyasalarda bir rahatlama olabileceğini öngörürken, seçim belirsizliğinin ortadan kalkmasının ardından pay piyasalarının istikrar kazanmasını bekliyor.