Borsa İstanbul’daki son gelişmeleri aktarırken Çin’de üç yıl önce yapılan müdahaleyi hatırlatan ikili, “Nasıl deprem bölgesindeki iş gücünü kendi sanayi bölgenize çekmeye çalışmak doğru bir şey değilse, hisse senetleri ya da bir başka piyasada ahlaklı davranmak da esas olmalı. İyi niyetle yaptığımız davranışları bile etik terazisine bir koyup tartmamız lazım. Ve o terazinin bir kuyumcu terazisi hassaslığında olmasına da dikkat etmemiz lazım. Ekonomide fay kırıkları olmasın derken, ahlaki fay kırıklarına izin vermemek gerekiyor” görüşünü paylaştılar.
Güldağ: Felaketin ikinci haftasındayız. Hala onlarca telefon geliyor. Malatya Eğitim Araştırma Hastanesi’nde görev yapan doktorların yemek sorunu depremzede çadırlarından karşılamak durumunda kaldıkları söyleniyordu. Vahap Munyar yetkililerle konuştu çözüm için. Yine Hatay’da doktorların barınmadaki sıkıntılarının giderilmesi için Ankara iş dünyasının çabalarına şahit olduk. Keza polislerin de…
Ağaoğlu: Yaralarımızı sarıyoruz. Büyük de bir göç var bölgeden. Özellikle Kahramanmaraş, Adıyaman ve Hatay… Bu illerin ayağa kaldırılması için üretime geçmeleri lazım. Biraz olsun normalleşme için insanlarımızın çalışabilmeleri, bunun için de barınma ihtiyaçlarının karşılanması elzem.
Güldağ: Hem devlet hem özel sektör hem de STK’lar eliyle konteyner seferberliği başladı. Gördüğüm iyi de gidiyor. İnşaat sektöründen konuştuğumuz uzmanlar, artçı depremlerin devam ettiği bölgede hemen beton atmanın doğru olmayacağı kanaatinde.
Ağaoğlu: Yapacaklarımızı akılcı bir plan çerçevesinde yapalım. Her konuda. Bakın bu yüzden bağış gecesinin moral etkisini konuşmak gerekirken, biz Merkez Bankası’nın bağışı ile ilgili tartışmaların içinde kayboluyoruz.
Güldağ: Ham düşünceyle hareket zarar getiriyor. Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu’nun dediği gibi, felaketin boyutunu konuşmayıp, sadece Merkez Bankası’nın yaptığı bağışa odaklanmak doğru gelmiyor. Ama “Bu parayı Hazine’ye aktarsaydık, Hazine başka bir alanda kullanabilirdi” demek de tartışma yaratıyor. Böyle dönemlerde aceleci olmadan acele etmek gerekiyor. Aynısı borsada alınan önlemler için de geçerli. İyi niyet gerekli ama yeterli değil…
Ağaoğlu: En az 50 milyar dolar bir hasardan bahsediyoruz. Böyle bir felaket geçirmiş bir ülkenin borsasına bu kadar dopingi aynı anda enjekte ederseniz, sağlıksız fiyat oluşumu nedeniyle düştü denilen fiyatların, doping etkisiyle bu sefer de sağlıksız olarak yükseldiğini görürsünüz.
Güldağ: İlk gün tavan-tavandı. 3 günde yüzde 12 prim var.
Ağaoğlu: Buraya aktardığımız kaynakları “daha iyi bir yerlerde kullanabilir miydik” diye bir kez daha aklına ve vicdanına danışsın insanlar. Demiyorum ki, hiçbir önlem alınmamalıydı. Tam tersine önlem alınmalı ama bütün dopingler aynı anda enjekte edilmemeliydi. Kademeli olarak ihtiyaç duyulduğu zaman yapılmalıydı.
Güldağ: İşin özü aynı aslında. Ham düşünceyle, tek taraflı hareket etmemeyi bir öğrenebilsek. Yaklaşımlarımız da farklılaşacak. Çünkü öğrenmek davranış değişikliğini de beraberinde getirir.
Ağaoğlu: Şimdi tartışmalı bir önlem daha var bence… Kısa vadeyi kurtaran ancak orta, uzun vadede yeni riskler doğurabilecek bir önlem; Varlık Fonu’nun borsada düzenleyici olarak rol alacağına dair bir fon oluşturulması…
Güldağ: Nedir yorumun?
Ağaoğlu: Şöyle anlatayım: Üç yıl önce Çin borsasında çok ciddi kayıplar vardı. Çin otoritesi değişik yapılarla müdahale etmeye başladı. Her sabah borsa düşüyor, arkasından borsadaki yatırımcılar Çin milli marşıyla, müdahale edecek kurumu borsaya davet ediyorlardı. Müdahaleler size zaman kazandırır. Bu kazandırdığı zaman içerisinde yapılması gerekenleri yaptınız yaptınız ne ala… Yoksa hep müdahale ihtiyacı olacaktır. Çin gibi bizim borsada da milli marşımızı duyduğumuz ve Varlık Fonu’nun göreve çağrıldığı haberlerini sıkça duyar oluruz.
Güldağ: Algoritmik işlemler yavaşlatılmaya çalışıldı operasyonel önlemler çerçevesinde…
Ağaoğlu: Doğru bir önlem. Kaldı ki, deprem bölgesinde ciddi iletişim sorunu var. Bu borsada adil iletime çok ciddi bir darbedir.
Güldağ: Geçen hafta konuştuk. Nasıl deprem bölgesindeki iş gücünü kendi sanayi bölgenize çekmeye çalışmak doğru bir şey değilse, hisse senetleri ya da bir başka piyasada ahlaklı davranmak da esas olmalı. İyi niyetle yaptığımız davranışları bile etik terazisine bir koyup tartmamız lazım. Ve o terazinin bir kuyumcu terazisi hassaslığında olmasına da dikkat etmemiz lazım. Ekonomide fay kırıkları olmasın derken, ahlaki fay kırıklarına izin vermemek gerekiyor.
Altın ve paritede düşüşün sonundayız
Güldağ: Fed cephesinden mesajlar, sıkı para politikasının sürdürüleceğine işaret ediyor. 50 baz puan gelir diyenler arttı…
Ağaoğlu: Herkes aksini savunurken, 2023’te herhangi bir faiz indirimi beklemediğimi ifade etmiştim. Yüzde 5- 5,25 tahminimi halen koruyorum.
Güldağ: Parite ve altın için ne diyorsun?
Ağaoğlu: Euro/dolar 1,07’lerin altına kadar geriledi. Bu biraz Euro aleyhine sert oldu. 07,50 kritik eşikti, aşağıya inmesini ben doğrusunu istersen bu harekette beklemiyordum. Benzer faiz baskısı altın, gümüş tarafında da hissedildi. Altının 1800’lerin altına salınıp oradan tekrar toparlanacağını düşünüyorum. Gümüşte hareket biraz daha istikrarlı gibi görünüyor. Çünkü çok çıkmamıştı, altın daha çok yükselmişti bu kez. Hatırlarsan benim ‘AGU paritesi’ de altın lehine gelişmişti. Gümüş çok ciddi düzeltmesini yaptı 24,5’lerden. Şu anda 21’lere kadar geldi, ki 20,25 gibi olur diye bekliyorum. Yavaş yavaş düşüşlerin sonuna geldik diye düşünüyorum Euro, altın, gümüş tarafında.