Mehmet KARA
Türkiye enerji sektörünün önde gelen aktörlerinden Zorlu Grubu, gerek enerji üretimiyle gerekse bu alandaki teknoloji ve çözümlere odaklanmasıyla enerji dönüşümünün merkezinde yer alan oyunculardan biri. Zorlu Enerji CEO’su Sinan Ak, sorularımızı cevapladı.
■ Elektrik üretimine yönelik yeni yatırım projeleri var mı?
Evet, elektrik üretimine yönelik hem Amerika’da hem Avrupa’da projeler bakıyoruz, geliştirmeye çalışıyoruz, oraları anlamaya, portföyümüzü çeşitlendirmeye çalışıyoruz. Türkiye’de de var ama özellikle yurt dışında çok büyük fırsatlar söz konusu. Bu fırsatlar birkaç sene içinde değerlendirilerek projeler hayata geçebilir diye düşünüyorum. Ama ondan öte, aslında biz enerji dönüşümü alanında çalışıyoruz.
■ Nedir bunlar?
Enerji dönüşümün ilk ayağı aslında enerjiyi üretmek, ikinci ayağı arabaların elektrikli hale dönüşmesi, üçüncüsü ise hem yenilenebilir enerji hem de elektrikli araçları desteklemek için şehrin değişik yerlerine pil sistemlerinin kurulması olarak karşımıza çıkıyor.
■ Zorlu Enerji bu işin neresinde?
Biz 2007’den beri ağırlıklı olarak yenilenebilir enerjiye yatırım yapan bir grubuz. Elektrikli araçlara geçişle enerji dönüşümünde ikinci dönem başladı. Bunun üçüncü ve son ayağı da depolamalı yenilenebilir enerji santralleri. Bununla ilgili ön lisanslar geçtiğimiz dönemde verildi ve birçok proje ortaya çıkmış oldu. Biz de Trakya’da ilk depolamalı rüzgar santralinin lisansını alarak bu alanda bir adım attık.
■ Şarj istasyonları ağı ZES’teki yatırımların geri dönüşünü ne zaman alırsınız?
Normal şartlarda Türkiye özelinde bu işler 2025-26’dan sonra yavaş yavaş kendini ödemeye başlayacak. 2025’e kadar ben herhangi bir geri ödeme beklemiyorum, burası çok net. Demek ki iki yıl daha yatırım yapacağız, gelirler çok minimal düzeyde kalacak, ondan sonra yavaş yavaş artmaya başlayacak.
■ Ülke dışında da ağlar kuruyorsunuz, oralarda nasıl?
Yurt dışında şirketler daha çok geri dönüşü görüp öyle yatırım yapmaya çalışıyor. Yani atıl denilebilecek yatırımlar daha sınırlı veya çok fazla Avrupa Birliği desteği var. Türkiye’de ise altına hücum gibi şarj lisansı başvurusu yapan birçok firma var. Bu kadar çok kişiye ekmek var mı, onu zaman içinde göreceğiz, yoksa belli bir konsolidasyonun da hızlıca geleceğini düşünüyorum.
■ Avrupa’daki gibi Türkiye’de de bu alana destek gerekiyor mu?
Aslında gerekiyor ama maalesef Türkiye’de yatırımcılar şu an herhangi bir destek gözetmeksizin ciddi anlamda yatırımlar yapıyor. Özellikle DC şarj istasyonları alanında. O yüzden bunların zaman içinde oturmasını görmemiz lazım. Çünkü bazı yerlerde şarj istasyonlarında çok öbeklenme var, bazı yerler ise boş. Bunun dengelenmesini sağlamak gerekiyor.
■ Sizin şarj noktası dağılımı nasıl ilerliyor?
Biz şu an, bütün Anadolu’yu kapsayacak şekilde yatırımlarımızı yapıyoruz. Biz daha çok batıdan başlayıp doğuya doğru gidiyoruz. Bundan sonra biraz daha Doğu Anadolu, Güney Doğu Anadolu tarafına da kayıyoruz, orada da yatırımlarımız olacak ve böylece sadece ZES istasyonlarımızı kullanarak tüketiciler ülkeyi dolaşabilecekler.
■ Şu ana kadar ZES için yap ılmış yatırım tutarı nedir?
Şu ana kadar sadece Türkiye’de aşağı yukarı 30 milyon dolar yatırım yaptık. Geri dönüş almaya başlayacağımız 2026’ya kadar ise şu ana kadar yaptığımızın 3-4 katı kadar daha yatırım yapmamız lazım. Belki daha da fazla. Yani bu iş aslında birazcık kas gerektiren bir iş. Üç tane istasyon burada, beş tane istasyon şurada zihniyeti ile olabilecek bir iş değil. Girişimcilere, daha çok sertifikalı yatırımcı olmayı öneriyorum.
■ Sektörde yazılım, teknoloji paylaşımı var mı, yoksa herkes kendi başına mı hareket ediyor?
Bizim teknolojimizden yararlananlar var ama rakip olarak görüp başka yazılımları kullanmak isteyenler de var. Bu da gayet makul bir şey.
■ Sizin kullandığınız yazılım içeride üretilmiş bir yazılım mı?
Bizim kendi yazılımımız. Bu yolda herkese başarılar diliyorum. Aslında pazar çok büyüyecek. Akıllı ve sakin bir şekilde yatırım yapanlar kazanacak. Çok seri yaklaşımlar sıkıntılı bir gidişata sebebiyet verebilir.
AVRUPA BİRLİĞİ YEŞİL HİDROJENDE KARARLI
Zorlu Enerji CEO’su Sinan Ak, hidrojenin “taşınması çok zor, üretilmesi de çok pahalı” bir ürün olduğunu belirterek “Hidrojeni yenilenebilir enerji ile elde etmek istediğiniz zaman kısıtlı kaynakla bu işi yapmanız gerekeceği için daha da maliyetli hale geliyor. Ama Avrupa Birliği bu konuda çok kararlı ve yeşil enerjiye, yeşil hidrojene yönelmiş durumda, muazzam teşvik ve hibeler veriyor. Bu noktada Türkiye’nin de kendi stratejisini oluşturması, yatırımcıları bu doğrultuda yönlendirmesi gerekiyor” dedi. Türkiye’nin bu konuda cevap vermesi gereken pek çok soru olduğunu belirten Sinan Ak “Bunlardan bazılarını sıralayalım isterseniz. Türkiye olarak biz bunun neresinde olmak istiyoruz? Yeşil hidrojen üretmek istiyor muyuz? Yoksa doğalgazdan üretilen mavi hidrojen bizim için yeterli olacak mı? Teknolojinin hangi tarafında olmak istiyoruz? Yoksa yurt dışından alıp kullanmak mı istiyoruz?” diye konuştu.