Elif KARACA
Fitch Ratings Ülke Notları Direktörü Paul Gamble tahvil ve hisse senedi piyasalarına ılımlı yabancı girişlerinden de görülebileceği gibi, yeni ekonomi yönetimindeki politika değişikliğinin ardından TCMB’nin yabancı yatırımcıların güvenini kazanmaya başladığını söyledi.
Türkiye’nin seçim sonrası politika değişikliğinin kısa vadeli makro-finansal istikrar risklerini ve ödemeler dengesi baskılarını azalttığına inandıklarını belirten Gamble, ancak politika düzenlemesinin kalıcılığına güven gerektirecek önemli zorlukların hala mevcut olduğunu, enflasyonun hala çok yüksek olduğunu (2024’ün 2. çeyreğine kadar zirveye ulaşması beklenmiyor), ayrıca son dönemdeki iyileşmeye rağmen dış pozisyonunun oldukça zayıf kaldığını söyledi.
Gamble, “Brüt uluslararası rezervler artıyor, ancak net anlamda ve özellikle swaplar dahil edildiğinde, düşük rezervler büyük bir kırılganlık kaynağı oluşturuyor” dedi. Rezervlerin yeniden inşası ve enfl asyon beklentilerinin sürdürülebilir şekilde düşürülmesinin biraz zaman alacağını ifade eden Gamble çeşitli olası engellerin son dönemdeki normalleşme adımlarının kalıcılığını 2024’te tehdit edebileceğini belirterek “Normalleşme girişimlerine dair sıkıntılar ve istenmeyen sonuçların ortaya çıkma riski, Türk yetkililerin kararlılığını zayıfl atabilir” dedi.
Fitch Kıdemli Direktörü ve Türkiye Analisti Erich Arispe de Türkiye’nin siyasi müdaheleyle politikalardan geri dönüş ve zamanından önce yeniden parasal genişlemeye geçiş yapması konusundaki geçmişinin, mevcut politika yönünün uzun ömürlülüğüne ilişkin beklentiler üzerinde baskı oluşturduğunu söyledi. Arispe “Bizim görüşümüze göre, Mart 2024’teki yerel seçimler, hükümetin mevcut sıkılaştırma döngüsünü sürdürme konusundaki kararlılığını test edebilir” dedi. Arispe, büyük ölçekli makroekonomik çarpıklıkların azaltılmasının, daha yüksek reel faiz oranları ve daha zayıf GSYİH büyümesi nedeniyle muhtemelen zorlu bir uyum dönemi gerektireceğini, olumsuz şokların olumlu sonuçları geciktirmesi halinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sabrının sınanabileceğini de söyledi.
Önde gelen merkez bankalarının sıkılaştırma döngülerinin büyük ölçüde sonuna gelindiği bu ortamda, küresel çapta gevşek para politikalarına geçilmesi beklenen 2024 yılında Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri neler bekliyor? Küresel ekonomideki gelişmeler sizce 2024’te Türkiye açısından ne gibi riskler içerebilir?
Paul Gamble: Önde gelen ekonomilerdeki parasal sıkılaştırma döngüsünde gerçekten de sona yaklaşıldı, ancak parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkileri küresel ekonomik büyümeyi zayıf tutacak. Fitch, küresel büyümenin 2023’teki %2,4’ten 2024’te %1,2’ye gerilemesini bekliyor. Kredilerin yavaşlaması, yatırımların zayıfl aması ve hane halkı geliri ile kâr artışının düşmesi nedeniyle yüksek faiz oranları gelecek yıl ABD büyümesi üzerinde baskı oluşturacak. Euro bölgesi ekonomisi 2024’te manşet enfl asyonun düşmesi ve reel ücret artışının toparlanarak tüketime yardımcı olmasıyla sadece hafif bir toparlanma kaydedecek. Hizmetler tarafındaki gerilemeye bağlı olarak Çin’de ekonomi yavaşlayacak. Temel senaryomuz 2024’te büyümenin %4,5’in üzerinde olacağını gösterse de gayrimenkul sektöründeki çöküşünün devam etmesi nedeniyle aşağı yönlü riskler var. Zayıf küresel büyüme, tüm gelişmekte olan piyasalar için zorlu bir ortam oluşturuyor. Türkiye’nin ana ticaret ve yatırım ortağı euro bölgesinde büyümenin üst üste ikinci yılda da zayıf olması Türkiye’deki ekonomik aktiviteyi etkileyecektir. Düşen küresel faiz oranları, gelişmekte olan piyasalar için fonlama koşullarını kolaylaştırmalı ancak oranların tarihsel olarak yüksek kalmasını beklediğimiz için bu iyileşme belirgin olmayacak. Türkiye’ye yönelik finansal girişler daha çok içerdeki ekonomi politikasından etkilenecektir. Türkiye’ye yönelik önemli dış riskler ise jeopolitiktir. Bu yıl jeopolitik olayların büyük ve öngörülemez olabileceğini gösterdi. Jeopolitik belirsizliğin ekonomik etkileri gelişmeye devam ediyor. Özellikle Türkiye yüksek enerji fiyatlarına maruz kalmaya devam ediyor.
TCMB yabancı yatırımcıların güvenini kazanmaya başladı
Türkiye’de seçimin ardından göreve gelen yeni ekonomi yönetimi normalleşme yönünde pek çok adım atsa da, seçim öncesi uygulanan geleneksel olmayan para politikasının Türk bankalarının bilançolarında ne tür yansımaları oldu? O dönemdeki uygulamaların bir kısmı halen devam ediyor, KKM gibi bazı kredi türlerinde kısıtlama sürüyor. Sizce TCMB ortodoks politikalara dönüş konusunda yabancı yatırımcının güvenini kazanmış durumda mı?
Paul Gamble: TCMB, tahvil ve hisse senedi piyasalarına ılımlı yabancı girişlerinden de görülebileceği gibi, yeni ekonomi yönetimiyle başlayan politika değişikliğinin ardından yabancı yatırımcıların güvenini kazanmaya başladı. Türkiye’deki seçim sonrası politika değişikliğinin kısa vadeli makro-finansal istikrar risklerini ve ödemeler dengesi baskılarını azalttığına inanıyoruz. Politika faizinin Haziran 2023’ten bu yana 31,5 puanlık artışla %40’a çıkarılmasının yanı sıra seçici kredi ve niceliksel sıkılaştırmayı (fazla likiditenin sterilizasyonu) de içeren parasal sıkılaştırma beklentilerimizden daha büyük ve daha hızlı oldu. İç talebin soğuması, lira üzerindeki baskının hafifletilmesi ve böylece uluslararası rezervlerdeki toparlanmanın desteklenmesi ile enflasyon beklentilerinde bozulmanın durdurulmasına katkı sağlıyor. Ancak politika değişikliğinin kalıcılığına güven duyulması noktasında önemli zorluklar hala mevcut. Enflasyon hala çok yüksek (2024’ün 2. çeyreğine kadar zirveye ulaşması beklenmiyor) ve enflasyon beklentileri bozulmuş durumda. Ayrıca son dönemdeki iyileşmeye rağmen dış pozisyon oldukça zayıf olmaya devam ediyor. Brüt uluslararası rezervler artıyor, ancak net anlamda ve özellikle swaplar dahil edildiğinde düşük rezervler büyük bir kırılganlık kaynağı oluşturuyor. Rezervlerin yeniden inşası ve enflasyon beklentilerinin sürdürülebilir şekilde düşürülmesi biraz zaman alacak. Olası engeller, son dönemde uygulanan politikanın 2024’teki kalıcılığını tehdit edebilir. Mart ayında yerel seçimler yapılacak ve iktidar partisi daha sıkı politika duruşuna yönelik potansiyel sonuçlarla birlikte büyük şehirlerdeki belediye başkanlıklarını geri kazanmak isteyecek. Fitch olarak politika değişikliğinin, daha önce sınırlı siyasi toleransın gösterildiği trendin altında bir büyüme dönemine yol açacağını varsayıyoruz. Son olarak, normalleşme girişimlerine dair zorluklar ve istenmeyen sonuçların ortaya çıkma riski, Türk yetkililerin kararlılığını zayıflatabilir.
Yabancı yatırımcılar son dönemde küçük miktarlarda da olsa Türk varlıklarını portföylerine dahil etmeye başladı. Bu küçük miktarların daha büyük rakamlara ulaşması için Türkiye’nin başka hangi adımları atması gerekiyor?
Erich Arispe: Merkez Bankası politika güvenilirliğini ve öngörülebilirliğini yeniden inşa etmeye çalışırken, parasal sıkılaştırma piyasaların beklediğinden daha büyük ve daha önden yüklemeli oldu. Buna ek olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni politika yönelimini kamuoyu önünde onayladı. Bununla birlikte, Türkiye’nin siyasi müdaheleyle politikalardan geri dönüş ve zamanından önce yeniden parasal genişlemeye geçiş yapması konusundaki geçmişi, mevcut politikanın uzun ömürlülüğüne ilişkin beklentiler üzerinde baskı oluşturuyor. Bununla birlikte, bizim odak noktamız, muhtemelen piyasa aktörlerine benzer şekilde, yükselen enfl asyon (Kasım ayında yıllık bazda %61) ve hâlâ yüksek olan cari işlemler açığı da dahil olmak üzere büyük ölçekli makroekonomik dengesizlikleri sürdürülebilir bir şekilde azaltmak için politika ayarlamasının etkinliği üzerinedir. (41 milyar dolar, yılın 10 ayı).
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sabrı sınanabilir
Yabancı yatırımcılar portföylerindeki Türk varlıkları artırmak için marttaki yerel seçimlerin bitmesini mi bekleyecekler? Türkiye’nin ortodoks politikalara yönelmesi konusunda hala tereddütler var mı?
Erich Arispe: Mart 2024’teki yerel seçimler, hükümetin mevcut sıkılaştırma döngüsünü sürdürme, politika değişikliğini baltalayan seçim teşvik tedbirlerinden kaçınma konusundaki kararlılığını test edebilir. Bununla birlikte, Mart ayından sonra ve önümüzdeki birkaç yıl içinde planlı seçimlerin olmamasına rağmen, daha önce tartışılan büyük ölçekli makroekonomik çarpıklıkların azaltılması, muhtemelen daha yüksek reel faiz oranları ve daha zayıf GSYİH büyümesi ile zorlu bir uyum dönemi gerektirecektir. Olumsuz şoklar olumlu sonuçları geciktirebilir ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sabrını sınayabilir. Diğer taraftan, açıklanan ikili anlaşmalar ve portföy girişlerinden sağlanan dış finansmanın hayata geçirilmesi, döviz rezervlerini destekleyebilir ve politika sıkılaştırmasının ekonomi üzerindeki etkisini bir miktar hafifletebilir.
Türkiye (kuzeyde Ukrayna ve güneyde Gazze) etrafındaki jeopolitik gerilimler ve Avrupa’da (Türkiye’nin ana ticaret ortağı) yavaşlama göz önüne alındığında, 2024 yılında Türkiye için temel makroekonomik tahminleriniz neler?
Erich Arispe: Daha sıkı politika bileşimi ve ana ticaret ortaklarındaki zayıf büyümeyle (Euro Bölgesi büyümesinin 2023 ve 2024’te sırasıyla %0,5 ve %0,7 olacağını tahmin ediyoruz), Türkiye ekonomisinin daha önce öngörülen %4,3’ten 2024’te %2,5’e yavaşlamasını bekliyoruz. Enflasyonun 2023 sonunda %65’e ulaşacağını, 2024 sonunda ise %38’e gerileyeceğini öngörüyoruz. Gazze çatışmasının Türkiye ekonomisine doğrudan etkisini henüz görmemiş olsak da, jeopolitik gelişmelere (Ukrayna’daki savaşın gidişatı dahil) ilişkin belirsizlik, küresel ekonominin büyüme beklentileri ve uluslararası finansman maliyetlerinin seyri açısından risk oluşturmaya devam ediyor. Bu dış faktörlerdeki olumsuz gelişmeler Türkiye ekonomisini yeniden dengelemenin zorluğunu ve maliyetini artırabilecektir.