İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Filistin’e destek gösterilerini yasaklatmaya çalışan İçişleri Bakanı Suella Braverman’ı görevden alarak kabinesinde revizyona gitti. Görevden aldığı İçişleri Bakanı Braverman’ın yerine Dışişleri Bakanı James Cleverly’yi atayan Sunak eski İngiltere Başbakanı David Cameron’ı ise Dışişleri Bakanı olarak atadı. David Cameron, 2010-2016’da başbakanlık görevini yürütmüş, 23 Haziran 2016’daki Avrupa Birliği (AB) referandumunda Brexit kararı alınmasının ardından istifa etmişti. İngiltere’de Filistin’e destek gösterilerine karşı tutumuyla tartışmalara neden olan ve dün görevden alınan Braverman Londra polisini taraf tutmakla suçlamıştı.
Suçlamaların ardından büyüyen gerginlik, yoğun tartışmalar ve istifa çağrılarına neden olmuştu. Braverman, Londra’da 14 Ekim’den bu yana her hafta düzenlenen Filistin ile dayanışma yürüyüşlerini nefret yürüyüşü olarak nitelendirmiş, polisi çifte standart uygulamakla itham etmişti. Sürpriz şekilde Dışişleri Bakanlığı görevine getirilen deneyimli siyasetçi Cameron, gelecek yıl yapılacak genel seçimler öncesinde Sunak’ın dış politika yükünü üstlenebilecek önemli bir isim olarak görülüyor. Yaklaşık yedi yıldır siyasetin dışında kalan Cameron atama duyurusunun ardından yaptığı açıklamada, ülkesinin Ukrayna ve Ortadoğu’daki savaşlar dahil ürkütücü bir dizi uluslararası zorlukla karşı karşıya olduğuna işaret etti. Aktif siyasete geri dönen Cameron, “Son 7 yıldır ön safl arda siyaset yapmıyor olsam da 11 yıl Muhafazakar Parti lideri ve 6 yıl Başbakan olarak edindiğim deneyimin, Başbakan Sunak’ın bu hayati zorluklarla başa çıkmasına destek olmam için yardımcı olacağını umuyorum” dedi. Suella Braverman ise görevden alınması sonrası yaptığı açıklamada, İçişleri Bakanı olarak ülkesine hizmet etmenin kendisi için büyük bir ayrıcalık olduğunu belirterek “Zamanı gelince çok daha fazla şey söyleyeceğim” dedi. Braverman’ın gelecekte iktidardaki Muhafazakar Parti’nin lideri olabilmek için siyasi bir hedefl e hareket ettiği şeklinde yorumlar yapılıyor. Çok sayıda yorumcu yaşananları “devasa” ve “deprem etkisi yaratan” gelişmeler olarak değerlendirdi. Yeni içişleri bakanı James Cleverly görevi Suella Braverman’dan devralırken amacının İngiltere’deki herkesin “günlük işlerini yaparken güvende ve emniyette” hissetmesini sağlamak olduğunu söyledi. Daha önceki görevinde içişleri bakanlığıyla yakın bir şekilde çalıştığını belirten Cleverly, “İçişleri Bakanlığı’ndaki meslektaşlarımla çok yakın bir şekilde çalışarak yasadışı göçe karşı mücadele verdim ve küçük teknelerle gelenlerin sayısını azalttım. Şimdi, içişleri bakanı olarak, söz verdiğimiz gibi tekneleri durdurmaya ve aynı zamanda hükümetin onları korumak için burada olduğunu bilerek Birleşik Krallık’taki herkesin günlük işlerini yaparken kendilerini güvende ve emniyette hissetmelerini sağlamaya kararlıyım” dedi.
Öte yandan, Cameron’ın hükümette üst düzey pozisyona getirilmesi Braverman ile birlikte aşırı sağa kaydığı yorumları yapılan iktidardaki Muhafazakar Partinin merkez eksene doğru getirilmesi çabası olarak yorumlandı. Cameron’ın 2016’daki Brexit referandumu sonrası istifasının ardından Başbakanlık görevini devralan ve halihazırda parlamentoda milletvekili olarak görev yapan Theresa May de Cameron’ın Dışişleri Bakanı olarak atanmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. May, Cameron’ın siyasi tecrübesine atıfta bulunarak uluslararası arenada muazzam bir deneyim sunduğu değerlendirmesinde bulundu.
‘Referandum kurbanı olmuştu’
İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda’dan oluşan Birleşik Krallık için 2016’ya damgasını vuran gelişme, 1973’ten bu yana üyesi olduğu AB’den ayrılması (Brexit) yönünde sonuçlanan referandum olmuştu. Ülkede 23 Haziran’da yapılan referandumda halkın yüzde 52’si Brexit’ten yana oy kullanınca Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılmaması için kampanya yürüten dönemin Başbakanı Cameron, istifasını sunmak zorunda kalmıştı. İngiltere’de 2015’te yapılan seçimde Muhafazakar Partiyi yıllar sonra tek başına iktidara taşıyan Cameron, 2020’ye kadar sürdürmesi gereken Başbakanlık görevini İçişleri Bakanı Theresa May’e devretmişti. Cameron, 2015 genel seçimleri kampanyası sırasında seçim vaadi olarak gündeme getirdiği AB referandumunun kurbanı olurken eylül ayında milletvekilliğinden de istifa ederek birçok siyasetçi için yolun başı sayılabilecek 50 yaşında emekliye ayrılmıştı.
İngiltere hükümeti tarafından 2021’de Cameron’ın, Greensill Capital adlı finans şirketi lehine bakanlar nezdinde yürüttüğü lobi çalışmasına ilişkin soruşturma başlatılmış, Cameron’ın ofisinden yapılan açıklamada “David Cameron, bu soruşturmayı memnuniyetle karşılamaktadır ve katkı sunmaktan da memnun olacaktır” ifadesi kullanılmıştı. Cameron, daha sonra bir açıklama yaparak bakanlarla resmi yollardan iletişime geçmemekle hatasını kabul etmiş fakat ülkedeki lobicilik kurallarını ihlal etmediğini savunmuştu. İngiltere’de kabine üyelerinin ve üst düzey bürokratların görevlerinden ayrılmasının ardından iki yıl süreyle lobi faaliyeti yürütmesi yasaklanmış durumda. İngiliz gazeteleri, daha önce, Ağustos 2018’de Greensill Capital’a danışman olan Cameron’ın, Maliye Bakanı Rishi Sunak’a ve bazı bakan yardımcılarına telefonla mesaj gönderdiğini bildirmişti. Cameron, Greensill Capital’ın hükümetin koronavirüs salgınında işletmeleri desteklemek için verdiği acil durum kredisinden yararlandırılması için lobi yaptığını kabul etmişti.
“Revizyon sokağın zaferi”
İngiltere’de 14 Ekim’den beri her cumartesi düzenlenen Filistin’e destek yürüyüşlerinin organizatörlerinden Savaşı Durdur Koalisyonu, bu gösterileri yasaklatmaya çalışan Braverman’ın görevden alınmasını “Sokağın zaferi” olarak nitelendirdi. Gelişmelerle ilgili olarak açıklama yapan İskoçya Bölgesel Başbakanı Hamza Yusuf, “Suella Braverman kadar kamu görevine uygun olmayan biri hiç olmamıştı” ifadesini kullandı. Yusuf, hükümettekilerin toplumu bir araya getirmesi gereken bir dönemde kendisinin bölünme ateşine körükle gittiğini kaydederek, “Muhafazakarların fikirleri ve zamanı tükendi. Hemen genel seçim yapılmalı” şeklinde konuştu. Savaşı Durdur Koalisyonu’nun açıklamasında ise “Suella gitti. Bu ülkede barış ve adalete inanan herkes için büyük bir zafer. Sokakta olmak sonuçlarını veriyor” ifadeleri kullanıldı. Koalisyonun Başkan Yardımcısı Chris Nineham da, “Sokaktaki hareketin zaferi. Toplu eylemler ve protestolar için, ‘A noktasından B noktasına yürüme’ ya da ‘Hiçbir şeyi değiştirmez’ diyenleri dinlemeyin” ifadelerini kullandı.