Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez, Türkiye ekonomisini istikrara kavuşturacak politikaların uygulanmasında Türkiye’ye eşlik etmeye kararlı olduklarını belirterek, “Devam etmekte olan 17 milyar dolarlık programa ek olarak üç yıl içinde Dünya Bankası Grubu Yönetim Kurulu’na 18 milyar dolarlık yeni operasyonlar hazırlamayı ve sunmayı öngörüyoruz” dedi.
Lopez mali destek paketiyle ilgili olarak, “Gerçekten de ekonomiyi istikrara kavuşturacak politikaların uygulanmasında Türkiye’ye eşlik etmeye kararlıyız. Devam etmekte olan 17 milyar dolarlık programımıza ek olarak, önümüzdeki üç yıl içinde Dünya Bankası Grubu Yönetim Kurulu’na 18 milyar dolarlık yeni operasyonlar hazırlamayı ve sunmayı öngörüyoruz. Bu miktar hükümete doğrudan kredi verilmesini ve özel sektöre destek verilmesini kapsamaktadır” şeklinde konuştu.
Türk özel sektörüne yönelik desteğin doğrudan yatırım, garantiler ve yaklaşık 5 milyar dolarlık ticari finansmanın harekete geçirilmesi yoluyla bunun üçte ikisi kadar olabileceğini ifade eden Lopez, “Banka Grubu İcra Direktörlerinin farklı operasyonları onaylamasına bağlı olarak, tüm finansman araçları dikkate alındığında bu, yaklaşık 35 milyar dolarlık geçici bir toplam mali paket anlamına gelmektedir. Bu paket, yönetimin makro-ekonomik istikrarı yeniden tesis etmek için gösterdiği güçlü kararlılığa ve daha da önemlisi attığı adımlara karşılık vermektedir” dedi.
Önceki gün açıklanan Orta Vadeli Program’a ilişkin değerlendirmelerini paylaşan Lopez, “OVP’nin hükümetin makroekonomik istikrar çabalarının temelini oluşturacak politikalara ilişkin geniş bir bakış açısı sunduğunu düşünüyorum” dedi. AA’nın sorularını yanıtlayan Lopez önümüzdeki haftalarda ve aylarda hükümetin açıklanan bazı tedbirleri daha spesifik hale getirmesi gerekeceğini düşündüğünü belirterek, “Dünya Bankası Grubu’nun bakış açısından ekleyebileceğim tek şey, yapısal gündemin uygulanması konusunda hükümetin çabalarını desteklemeye hazır olduğumuzdur” dedi.
TCMB’nin kademeli yaklaşımı uygun
Yeni ekonomi yönetimi ve izlenen politikaları da değerlendiren Lopez, Merkez Bankası’nın kademeli yaklaşımını uygun bulduklarını kaydetti. Piyasaların da bu görüşe katıldığının anlaşıldığını ifaden eden Lopez, “İkiz açıklar, negatif reel faiz oranları ve yüksek enflasyon gibi makro dengesizlikler, özellikle döviz ve finans sektörlerindeki çarpıklıklar ve enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınmasına karşı aşırı değerli bir para birimi için döviz kuru dengesinin yeniden sağlanması gibi çelişkili politika hedeflerinin birleşimi göz önüne alındığında, piyasaların ve daha genel olarak ekonominin yeni politika önlemlerinin uygulanmasına nasıl tepki verdiğini test etmeye olanak tanıyacağı için kademeli bir ardışık yaklaşım doğru yaklaşım olarak görünmektedir. Bu görüş sadece faiz oranlarındaki ayarlamalara değil, aynı zamanda makro istikrarı güçlendirmek ve para politikası müdahalelerinin etkinliğini artırmak için kritik öneme sahip olan bozucu makro ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına yönelik çabalara da atıfta bulunmaktadır. Görünen o ki piyasalar da bu görüşe katılıyor zira Merkez Bankası’nın birkaç hafta önce açıkladığı faiz artışının ardından ülkenin risk primi Eylül 2021’den bu yana en düşük seviyeye geriledi ve 5 yıllık CDS’ler şu anda 370 baz puan civarında” şeklinde konuştu.